0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1992
Okunma

Dağlarda rüzgarlar bir başka sanki
Toplayıp ne varsa geçmişten gelen
Kattık yenilerin içine
Dumanını çıkardık dünyanın
Arttıkça bacalar
Kurum bağladı içimiz
Zamanı parselleyip satar
Tüccar kılığında bilim insanları
Yetmiyor artık ne yirmi dört
Ne otuz altı saat
Vardiyalara böldükçe insanlığı
Vagonlar dolusu ham madde
İçeri
Konteynırlar dolusu mamul
Dışarı
“İhracat- ithalat dengesi yüz güldürdü!”
Ekonomi sayfasında gazetenin baş manşeti
Emtia, bilişim, otomotiv, ve saire
Arttıkça döviz yükü
Amcamın omzunda dünyanın yükü
Arttıkça arttı hayatın sorumluluğu
On nüfusa bakabilirken bir adam
Bakamaz oldu kellesine bir adam
Demişti ya şair yıllar önce:
“düşün olasılığı
atom fiziği
ham çarıkta
olsa da ayağının biri”
Aya çoktan ayak bastık
Ham çarıkta
Değil ayaklarımız -çok şükür-
Ama
Uzadıkça uzuyor gölgelerimiz
Sürüklüyoruz bedenlerimizi
Cadde, sokak aralarında
Neonlu bulvarlarda
Kent silip dudağındaki ruju
Sabaha yatıyor
Uyanmak için gördüğü düşten
Canavarlar gibi uluyan
Fabrika sirenleriyle başlıyor her yeni gün
Egzoz dumanları arasında
Arıyoruz bir yerlerde yitirdiğimiz neliğimizi
Kim bilir
-belki-
Her şey
Bir sanrıdan ibarettir
Açıp kapayınca gözümüzü.
10 Nisan 2011/ İzmir