1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1490
Okunma
Uzak bir kente fısıldıyor ay şimdi;
Karanlık , ne masallar anlatıyor sana.
Yıldızlar ne renk görünüyor yüreğine ?
Benden bahsederler mi ki;
Anlatırlar mı gökyüzüne bakışlarımın sebebini?
Küçük bir tebessüm yeterdi belki bilinmeze adadığım sorgu nöbetlerine son vermeye.
Bulutlar bazen adını çiziyor sanki;
Ciseleyen yağmur damlalarında göz yaşlarını hissediyorum;
Acı çeken sen misin ben miyim bilemiyorum.
Sokak lambasında aydınlanıyor terk edilmişlik;
Eskimiş sarı bir ışık süzülüyor toprağa;
Yarı pas tutumuş uzun, ince demir, zayıf bir adam gibi gülümsüyor.
Sorguladığım cisimler şekillerini kaybediyor.
Hep sana dönüşüyor renkler nedensiz yere;
Siyahlaşıyor saçların gibi, uluyan köpeklerin sesi;
Gece gerçekliğini yitiriyor düşledikçe gözlerini.
Küçük bir tebessüm yeterdi belki bilinmeze adadığım sorgu nöbetlerine son vermeye.
Uzak bir kente fısıldıyor ay şimdi;
Karanlık , ne masallar anlatıyor sana.
Nefret mi doluyor yüreğinin satırlarına?
Görebiliyor mu sözlerin hissetikleri mi ?
Rüzgar saçlarına dokundukça, dipsiz kuyulara dönüşüyor evren;
Güneş sanki vücudumda kaynıyor;
Dokunabilmek zamanın ötesine, kırabilmek için zincirlerini kaderin.
Ama nafile, ellerimi kanatan nefretten ötesine dönüşmüyor sözlerim.