6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1773
Okunma

El ele dolaşırken senle mahlede;
Yola zam, caddeye haciz gelirdi.
Ne zaman dudaklarının kıyısına demir atsam;
Köpek balığı delerdi, çaresiz sandalımı...
Biz seninle gülemezken doyasıya;
Martılar sevişirdi, vurupta kıyıya.
Sen; Hiç bir zaman koklayamadığım gülüm,
Ben; Aşkından yanıp tutuşan kanatsız bülbülüm...
Bizimkisi dul bir aşkın yaslı hikayesi,
Bizde doğurduğu kurbanlık çocukları.
Gebe kalmışken ayrılığa aşkımız;
Umut doğurdu yarınlara, bitmeyen çabamız.
Nereye ayak bastıysak birlikte;
Çıkmaz sokaklarda bulurduk kendimizi.
Sanki birbirimizi sevmemiz yasak, kalplerimiz tutsakmış gibi;
Her öpüşen sevgililerde ölen ikimiz olurduk !
Dul bir aşk işte ! ne kadar yürüyebilir ki ?
Sende aşkını boşayıp geldin, ne yazık ki bende.
İkinci el aşklara kalmış iken onca hayallerimiz;
Sıfır kilometre bir ayrılık kapımızdaydı.
Hangi dağ daha büyük ki olmayan şansımızdan ?
Hangi deniz daha derin ki, kalbimizdeki yaralardan ?
Aslında tutup sürüklemek var peşimde, mutluluğu saçından !
Birde vurmak var, kalleş duygularla ayrılığı sırtından !
Bağlamadık dul sevdam, oysa hiç karaları;
İçerken şişe, bardak, gözlerimiz birbirini !
Hep onyedi yaşında kalacak artık;
Dul aşkın çocukları...
Serhat ERTAŞ
( Şiirden Adam )
5.0
100% (6)