SEVDA TACİRİ:
’’Sessizliği severler yoksul yuvalarda. Biz de severiz sessizliği.
Bağırır ama çocuklar, kadınlar ağlar, bağırır erkekler, iğrenç bir musiki bu. Hasat etmek isterken utanç veriyoruz yıldızlara ne kara karışıklık, ne çürümüşlük, ne yıkım! Çaya atalım bu kundak bezlerini, sokağa bu kadınları, ekmeğimizi çöplüğe atalım, ateşe kendimizi... Kendimizi ateşe!..’’ (paul eluard) Ben seni uslanmaz bir ayrılıkta bulmuşum; hükümlü bir aşkın kederinden yollarda yüzümü unutmuşum... Sen, anlamını yitirmiş öykümsün, parçalanmış düşlerini kanla durulama... sen acılarımı paylaştığım kadın kaçtığım yağmurlarda sığındığım saçak riskli yolculuğum ve iflah olmaz trajedimsin!.. Sen, ağıt’larım yontulmamış düş kırıklığım dönmeyi unutmuş uzaklığım bu yüzden kalmadı sıcaklığım... Sen türkülerim tutuklu gülüşlerim Sen bu maskeli baloda maskesini yitirmiş sen, bütün suçlarımın itirafçısı sen, umutlarımın kaçakçısı... Sen benim sevme suçum!.. marjinal yalnızlığım- illegal sevdam taş duvarlarım tel örgülerim Sen zor günlerimin sancılı yanı/ yarını yaratmanın sevinci en güç koşullarda Kavgalarımsın, yendiğim ya da yenildiğim!.. ölümle ilk tanışmam, ilk tutuklanışım ilk sorgum ilk duruşmam ilk hapisliğim ilk voltam ilk özlemim, buram buram ve boğulurcasına!.. Sen tutuklu hüznüm, son sarhoşluğum son korkum ve son yanılgımsın!.. -Birdal ERDOĞMUŞ- |