1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1193
Okunma
hiç zamanım yok
yalnızlığın kederi için
nikah kıymaya
gördüm uzaktan
secdeden doğrulup gelen
karanlığın başı beyaz
duvaklı gelinini
endamı uzun , ömrü kısa
bekliyor günahından
hakkının helalini
boynu eğik ,
içinde bir korku var
hiç tarif edemeyeceği
bağlamalar çenelerde sıkı baş edilmiş
geçen öğle namazında kaldırılan
görmüş bir naaşta
bir başka sese davetkarken kulağı
unutmuş asıl sorması gereken soruları
zihnini yoran bir başka yola doğru
gidişte belki de soracağı son soru
muhtemelen alacağı da son cevap:
bu dualar bahara rahmet için midir ki;
huzuru terk eden duvarlar bana
bu kadar soğuk , kaskatı ve kindar.?
çatlamış artık nazardan gözler
her biri ard-arda ağıt yakar
eller siper edilerek başlar usül
bir sağa bir sola sallanarak devam eder
peki ya sonrası?
Mekan oturmuştur ağırdır havası
benden habersizce indirilmiş
duvardan güzelim hayatın,
bütün yağlıboya tabloları
kahırlı taziyelerin kabulü ile
omuzlar bir aşağı bir yukarı
karakışın gelişini duyarak çeker
merhuma zılgıtları
sallandıkça sarsılır uzandığım yer
zaman yok
duracak yürek için ramak kaldı
ama durun
ben daha ölmedim
böyle mi vasiyet ettim susun artık
yazıktır sıdasından vurgun yemesin
şefaat eden bütün canlar
varacağım doyumu bekleyen
davetçilerim varken derinlerde
biraz daha usul yürüse ecel,
biraz daha koşar adımlarla
aralasa kısık ruhumun gözleri ileriye,
gül goncamın bana batan dikenlerini
hissetmek istiyorum
gördüğümde işte tamam
sonsuz doyuma vardım diyeceğim
söndüreceğim boşa yanan
ömrümün kandillerini
Senem Erdem
5.0
100% (1)