30
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
4100
Okunma

//İskender’in kılıcı kadar keskin
Spartaküs’ün hıncı kadar devirgendi gücün
Sen halâ neyin keşfindesin !//
bugün yine göğümden geçmedin Hümâ
çok bekledim seni
sarkık kalacak yine dudaklarımın köşe başları
gam çanağını tıka basa dolduracak bu meyus gözyaşları
şimdi hangi iz düşecek sâye-i afâkıma
ya da hangi bulut yanacak yakılacak telâşlı âsumana
güz sancıları acıtacak yine ölgün bedenimi
canım yanacak !
ey Hümâ !
alp dağlarında buz mu kesti aşka uzak yüreğin
kuşuçuşu menzildeydi oysa sana amade iklimlerim
yine kış bitmeyecek !
ehven yaftalar yapışacak şimdi üstüme sevdaya dair
kimi ağırdan alacak, kimi yok pahasına satacak belki
miadım dolacak !
matem değil bu
yokoluşumun festivali yalnızca
ben de mutlu olacağım inan
hiç doğmayacak gülüşlerim ölüşlerimin yerini alınca
salâm okunacak !
bugün yine göğümden içmedin Hümâ
bırak göz yağmurlarım ılgıt ılgıt izbe sokaklarıma ağsın
sensiz de mavidir, maidir semâ
lâkin sen boz bulanık yoz varlığınla
beni ufaladığın parelerce … yok olacaksın
ve hatta…çisil çisil ağlayacaksın !
ahh Hümâ !
kasvetin gergefinde gerilecek gök yüzüm
binbir renge bürünecek duygu dağarcığımda
her geliş bir şölen, gidişlerini hiç sorma !
şenliğe yayılan hüzün dalgası anaforlara gebe
her girdap bir hicran doğuracak !
heyhat !
sarkıt tavus tüyünü kaf dağlarından Hümâ
gümanım yettiğince, vefam doruğa tırmanacak
gözlerini kartal bakışı sanma
göremedin bendeki kendini ya !
pençelerin tutunamadı tutkularıma
çırpınışların senciliğin esaretindeyken
zincirlerini… kıramayacaksın Hümâ !
bugün yine göğümden uçmadın Hümâ !
esrik avuntular geçir şimdi süzülüşlerine
karmaşık bir çığlık yırtsın bağrını
dinle !
uçsuz bucaksız bir sayıklamalardasın
kendini kendin bile duyamayacaksın bu gidişle
uzandığın dağlar dar gelecek hürriyetine
ve bir zaman öylece savrulacaksın yalancı sevdaların estiği yere
kayıtsız sevdaların kayda geçecek
her darbede inleyecek vurdumduymaz sanrıların
bir gün kuytularıma yolun düşecek
gök kubben dar gelecek, belki de yarın
boğulacaksın !
ey Hümâ ! … ey saye-i muamma
kanatlarından süzülen yakamoz buğuları gökkuşağımdı ya hani
göğüm kuşaksız, göğüm büklüm büklüm, göğüm alabildiğine gri
şimdi kaf dağının ötesinden duy sesimi
dermanın dermediyse cesaretini
zümrüdüankanın kuluncunda süzül enginlerime
gün gelir, gam gider bulurum seni
bıraktığım gibi sakla kendini bana
niyazkâr zikirler sana ithaftır Hümâ
çağrılarıma yürek tıkama!
hayallerin dar gelirse giz’li uçuşlara
atlantisin izbe sokaklarına at kendini
ve sular çekilinceye kadar çıkma !
onbeşnisanikibinonbir