5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1250
Okunma
kocaman bir istasyon,belki bir kilometre boyu
büyük lambalar ışıtıyor,herkes kalın giyimli ve temkinli
eksi kırklarda hava gökyüzü alabildiğine koyu
uzun bacaklı kadınlar,sert bakışlı alımlı,kudretten dolgulu
uluorta kaynıyor patates kazanları,lahanaya yakın gövdeli
dev gibi lokomotifler,altı pistonlu
ilk buhar çığlığından sonra,yol aldık sibirya içlerine doğru...
anlaşmış gibi tüm yolcular,kara kaplı kitaplarını birer birer çıkardılar
selam veriyorlar ama dik,diğer evsahipleri gibi eğilmiyorlar
saatler sonra şehir bitti,kuşlar kayboldu gözden,daldım gelinlik giymiş dağlara
buharlı inat mı inat,deposu dolu kendilerinde bolca olanından,asılıyor vagonlara
toprak yok saydı kendini,gömüldü sanki gittikçe diplere,teslim bayrağı kayınlar
beyazlar beyazlar,nokta yok odak’larıma düşecek,kendime serseriyim
lokomotif ne ki,haşarıyım kafama koyanım,otuzikisindeyim...
jivego’nun yakalandığı istasyondan geçeceğiz sabaha yakın,gün bağışlarsa kendini
söz verdi uyandıracak,yarı tatar,kırık türkçe’li,özellikle işveli,kırım güzeli
kahvem çayım ondan bolcasına,dost olduk ama,gözleri engerek,tehlikeli
zaten öyle bir gidişin içine girdim ki,bu ülke bitmez,gökyüzü mü,kara mı,deniz mi
kadere kırkbeş dedim,ne gelirse gele,vekâletini verdim süremin,verdim ellerimi...
kırım güzelinin adı inci,belinde matara sabahı çekmiş sanki,tıkladı camıma
okkalı kolanya şişesinden,döktü döktü avcuma,tembihledi sakın uyuma
fren kokusu yakarken genzimi,yeni yağlanmış mavzer misali,ayrılıklar anlamına
sımsıkı tut dedi inci ellerimden,bu suyun daha zor alınması,sallanma
sanki kaplıcalar var indiğimiz istasyonda,buhara boğulmuş etraf soğuktan
çoraplar geçirmişler ayakkabılarına yapışmasın diye yere aniden
çeşme başında eldivenlerimi çıkararak,yanaştım korkuluğa heyacanla
avazı çıktığı kadar bağırdı inci,sakın tutma demirden...
........................................................................Kasım
5.0
100% (5)