1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2025
Okunma

Ey yüreği şiir kispeti ile sarınmış şair
Senden kalan boşluğu hıçkırıklarla doldururken
Bu şehir hâlâ gözyaşı kokuyor
Devirme gözlerini sorma kendine
Ellerime konulan bu kına da ne diye
Farkına varmadan kalemini bandığın
Bir gelinciğin narin yapağında parmak izlerin
Sabahları yüzünü yıkadığın su diye
Bir gelincik kanı yakıldı ellerine
Faili meçhul bir cinayetin zanlısısın sen
Ne kadar kaçarsan kaç kendinden
Silkeleyemeyeceksin saçlarından gelincik rengi günahları
Mil çekilmiş gözlerinde belirsizlikler
Övün artık
Senin vurduğun hançerle kanıyor
Er meydanında çarpışırken kalemler
Geçmişteki şiirlerinden ödünç aldığı kelimeler
Dudaklarının arasında afta bekliyor
Gelincik ki
Kırmızı urbasını sırtına çekip
Dağ yamaçlarında azgın tabiata göğüs geren
İmlalarına soyundu tül yaprakları
Bir nefesinle dağıldı
Kırılıverdi incecik boynu
Küflü ellerin kefeni
İçtiği şiirlerin zehrine bulandı bedeni
Adının her harfi mezar taşı
Bugün salası verildi çok uzak bir yerde
Kirli bir esvap gibi soyun dilindeki bildiğin duaları
Bas dudaklarının mührünü mezar taşına
5.0
100% (5)