10
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1503
Okunma

Sesin nefese değdiği zaman
Kelimeler üşür dilimin ucunda
Düşlerimden bir bir sıyrılırken
Dört çocuk sevdasına daldım da geldim
Dar sokakların alaca şafağında
Ufak bir kıvılcım
Şah damarımı kavurur
Arnavut kaldırımlar da yürürken
Canlı ceset gibiyim.
Serin bir ağustos akşamı
Bir yürek ağlar sessiz sessiz
Bakışları alnımda
Yazgıma dokunuyor kurşun gibi
Geçit vermeyen yolların dar köşesinde
Yerden yere vuruluyor içimdeki mevsim
Kayıp anıların tortusunda sanki…
Devralır on beş ağustosta semadan ışığı
Tenime değer alaca rengi, bir sır gibi
Gözyaşı ekerken gözlerim
Seher vakti ruhum kan içinde
İnci gözler ayaz keserken
Buğday teni sığmaz perdelere
Cebimin zula’sın da acılarım ağlar
İçime bir nesne gibi düşer ateş
Ne olur bakışlarını çek alnımdan
Yorma beni, hep yorgunum
Kaderi tutmak isterken ellerim
Bir lav gibi gözlerindeki ateşi tuttum
Bütün zerrem damla damla erir
Al dedim sana al yüreğimi
Dokun Yazgıma, kaderim al senin olsun
Sen ninni söylerken kundaklı çocuklar
Semadan yıldızlar topladı bir bir
Doğum gününe hediye
Gülüşün güller besledi renk, renk
Mavi kırmızı Samanyolu deseni
Gün gibi kapına düştüm ceylan gözlüm
Ağustos ağlar
Gün sarısı şiirlerim
Uçurumlar ekler yokluğuna
Çektiğim acıların adresi değişir
Kopardım kendimi sana geliyorum
Alnımdan çekme bakışlarını; kader…
Kaderim diyorum
5.0
100% (10)