13
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
3086
Okunma

Vurgun yemiş baharlarımın intihar yaftasını yazarken
Sessizce adına lanet okuduğum
Sitemler yüklediğim
Gecelerimin
Dargın turnalarını besliyorum omzumda
Yutkunuşlarımın özü ağlarken
Bilmediğim kelepçeleri takıyorum hayallerime
İz sürerken tenhalarda
Bedenimin o minik misafirleri uçup gidecek
Namı can
Dokunsan
Yüreğinle yüreğimin güneşine
Korkularım bitecek
Sessimin sessizliği ölüm döşeğine düşecek
Bu şehrin her köşesi
Ve lanet lösemi yıkılacak
Bir yüreğin yarınları vuslatı olacak
Sana ağır, ağır el sallıyor
Yanağımda gülümseyen yakamoz
Al dudağın kenarında gülümseme
Masumiyet dekorunda özlem ve hasret
Dalgın bakışlarda sarı saçlım
Oysa şiirlerinde sevda şarkıları yazardı
Kim bilir
Belkide söyleyemediklerimizi anlatırdı
Oysa
Fidan boylum sarı saçlım
İstanbul gibi
Dillerimizin büyüsü bozulmuştu
Yer mavi gök mavi
Yüreğimizin can suyu tufanlar ortasında kalmış
Sultan Ahmet taksim yokuşu ağlıyor
Adı yazılmamış sevdalara
Beyoğlu’nda kısrak kişnemesi
Her gözyaşını mukaddes bilmiş
Karaköy de ufalanır yüreğimin depremleri
Sana geleceğim yaşama sebebim sana
Paslı kilitlerde asılı kalan özgürlüğümü
Mazisi gün yarası olan ağaçtan koparıp geldim
Yarını olmayan bir hayat
Yetim ve öksüz kalsın
Her türküde kırık ezgiler baş kaldırsın
Ve ben
Haykırmak isterim
Bir çocuğun bakışında
Dilimi damağıma vurmadan
Düşlerimin
Kuruyan coğrafyasın da bir yağmur tanesi
Titreyen sesimle yüzerim okyanusu
Kâinat kitabının ayet dolu sayfalarında
Avuçlarda solarken çiçekler
An kadar yakın ölüm kadar gerçek
Sözlerin sukutu
5.0
100% (11)