1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1466
Okunma
Umut yolcusu ağır aksak gidiyor bir meçhule
Başı önüne düşmüş, gözleri yaşlı, kalbı kırık
Yıllarını nakış nakış işlemiş yol taşlarına
Kilometre taşları yorgun amma çok üzgün
Yollardaki tozlar doluşmuş kaşlarının arasına
Ayaklar bir ileri, iki geri basmakta umutsuz
Nedendir bilinmez bu tedirginlik fakat gerçek
Göğüs kafesinden yükselen kalp atışları korkak
Ha durdu, ha duracak, belki de ansızın
Üç otuzuna yaklaşmış sanki öne eğilen omuzları
Yorgun mu yorgun belki de çaresiz, ama mağrur
Sevginin yarım asırlık şavkı parlıyor gözlerinde
Ne ardından gelen var, ne de seslenen...
Pek umurunda da değil zaten arkada kalanlar
O yalnızca sevdasının gölgesinde, aşkının izinde
Garip bir yolcu olmuş bu sona yaklaşan yolculukta
Ne güzel bir sevdam vardı ömrümce diye geçiyor aklından
Gözleri yaşarıyor, kalbi canlanıyor, bir başka vuruyor göğsüne
Öyle öyle diye tastikliyor aklında yaşattığı sevdası için
Ne yazık... Ne yazık ki ne anlayan olmuş, ne de değer bilen
Direniyor ayakları rampa yukarı çıkmam diye
Oysa sürüklercesine azimle çekiyor ayaklarını
Seninle bir ömrü paylaştık diyor ayaklarına
Şimdi sen de mi beni ortada koymayı istemektesin
Hayır olmaz diyor, dayanacaksın, beni taşıyacaksın...
Biraz daha zorluyor ayaklarını ve inleyen kalbini
Ters dönüveriyor birden ayak bilekleri, oracığa yığılıyor
Kalbinin fırlayacakmışçasına vuran sesi azalıyor
Ve de duruyor... Kalıyor rampanın ortasında
Ne geride kalan yaşantısı
Ne de gelecek yaşantısı vardır onun artık
Nokta nokta uzayan bir bitmez romandır sanki
Evet... Nokta nokta nokta uzayan bir yaşamın romanı...
23.03.2011
Sıat TUTAK
5.0
100% (1)