2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2421
Okunma

Bu dağ Hazar Dağı,
Sivrice’nin yamacı,
Eceliyle ölmeyen
Haftasarlıları,
Bağrına basmış
Sanki ana kucağı…
Bu dağ Hazar Dağı,
Fırata uzanır kolları
Torosların damadı,
Diyarbekir yolları
Kıvrıla kıvrıla gider
Gezindeki bağları
Harzo Dayının
Göl balığı
Ne de hoş gider
İkindi akşam aralığı!..
Bu dağ Hazar Dağı,
Yakın Elazize uzaklığı
Demirbağ Harput ta
Söylese hoyratı
Hazar babadan
Gelir tadı…
Şintil kuyulu tarlaları
Her yan çilek bağları
Küvenk mollaköy arası
Mayıs kokusu sarar yolları!
Bu dağ Hazar Dağı,
Çattı Elazize kaşlarını
Yıllar boyu yalnız ağladı
Kimse sormadı hatırını,
Kızdırmış onu Elaziz uşakları
Taa kömürhanda
Duyulmuş çığlıkları…
Bu dağ Hazar Dağı,
Dostluğumuz yıllara dayalı
Kimse bilmezken oraları
Kürşatla bir bir gezdik kayaları;
Çüngüş’te melese buzağı
Yankılanır Hazar Dağı…
Bu dağ Hazar Dağı,
Yemyeşil ışkın dalı
Soyunca üstündeki kabukları
Unutur mu insan bu dağları!
Bu dağ Hazar Dağı,
Elazizin gönül yatağı
Sırılsıklam ıslansak
Baştan aşağı,
Ölmeden noktalanmaz
Bir fincan kahvenin
Bizdeki hatırı;
Bunu böyle bil
Ey Elaziz uşağı!
Yoksa bize dargın gider
Hazar Dağı!
Bu dağ Hazar Dağı,
Sadi Babanın gönül bağı
Yoksa kim neder seni
Ey Elaziz uşağı,
Viran eyledin bahçeyi bağı
Olmasa aramızda Hazar Dağı
Yakar yıkardım o dumanlı ocağı!
Bu dağ Hazar Dağı,
Kimse bozamaz aramızdaki bağı
Geceyi koynumuza alıp,
Birlikte karşıladık sabahı!
Yıl:23.04.2006
Saat:01.40—02.20
Çengelköy/İST
EROL KEKEÇ
5.0
100% (2)