7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1284
Okunma
Nihayet beklenen gün geldi
Belkıs’ın kervanı karşıdan göründü
Hz.Süleyman sarayın bahçesinde
Karşıladı onları
Belkıs’ın beraberindekiler
Gerek saraya
Gerekse saray bahçesine
Hayranlıkla bakıyorlardı
Baharat kokusu sarmıştı her yanı
Belkıs bu arada Süleyman’ın yanına varmıştı
İkisi de gözlerini ayıramıyordu bir birlerinden
Üç hafta kadar konuk oldular
Ve bu süre içinde bir birine daha da bağlandı
İki yürek
Sanki bir rüyaydı yaşadıkları
Belkıs önceden geldiği için
Biliyordu sarayı ve Sülayman’ın gücünü
Birisi Kral
Diğeri Kraliçe
Ne kadar sevseler de birbirlerini
Halklarının huzurunda
İki sevgili gibi davranamıyorlardı
Sarılamıyorlardı bir birlerine
İki deli yürek iki asil ruh
Bu sevda aşikar olmaz dediler
Şans mıdır çile mi bilmedim aruh
Böylesi sevdalar ölmez dediler
Takılıp kalmıyor bakan gözleri
Aşkı anlatmıyor her dem sözleri
Gizli sevda çekenlerin yüzleri
Eğer vuslat yoksa gülmez dediler
Aşık olmamışsa bilir mi nârı
Eksilmez başından dumanı kar’ı
Sevda ateşine düşmeyen biri
Sevenin halinden bilmez dediler
Herkeste bulunur gönül denen köşk
Mutlaka cananla yapılır bir meşk
Ne kadar istese böyle büyük aşk
Herkesin başına gelmez dediler
Sevdaların ömrü bir gün kadarsa
O kısa ömrü de yare adarsa
Sevenlerden biri çekip giderse
Ömrünce o yeri dolmaz dediler
Kaşları yay olup kirpik ok ise
Bir birine muhabbeti çok ise
İki yürek de de hilaf yok ise
Yüreğinde gonca solmaz dediler
İşte bu aşk denen büyük sınavda
Ne imiş görürsün gizlice sevde
Dedi ki Lüzumsuz böylesi sevda
Silinir bu güne kalmaz dediler
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
ARUH: Ya,hayret gibi şaşma ünlemi
5.0
100% (6)