0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1328
Okunma

Bulutlar özlü dileklerle pupa yelken
Daha bir hareli gezinirlerdi,
Bilinçaltı körfezlerin erguvan sularında...
Bakışlarda yoğunlaşırdı çoğu kez,
Gönül çelen bir hayalin onmazlık gerilimi
Ve sitemler kavşağında
Kısır döngüye çoban uzun emel uğrusu
Yasavul kemendiyle bağlardı özlemleri;
"Umut fakirin ekmeği" lakin
Avunma sürecinde
Yâr sofrası zeminsiz...
Kışla çimen mor bezekli
Yalnızlığın üvey duldasında,
Menekşe öbeklerinden
Direniş çağrısı duyulurdu,
Kökten avaz yeminsiz...
Tuzla’daki bahardan Şişli’ye bağ kuran hat
Ümrandan uygarlığa can kırığı hayattı;
Gelgeç hülyalar bile sanki hicran talimi,
Yarınlardan eminsiz...
İntihar yolcusunu caydırır mı bilmece?
Yarım ahize tutku, çeyrek ağız gülmece!..
Bir nisan şakası olmalıydı hem,
Tadında ve de mimsiz...
İp uçları çıkmaz sokak,
İzah sonraya kalmalı,
Acabalar örsünde özgüven berkiterek
Arabesk bir yazgıya dirlik aşılamalı,
Ödül cezaya dönüşmemeliydi;
Ne de olsa,
Latife latif gerek...
Emir erinden farklı aşk erinin mantığı;
Al kiraz gönencini dolu vuranda,
Algılara can siper özveri yükleyerek
Zor durumdan vazife çıkarır gönül-güzar,
Umarsız leylisine açık çek şifa yazar...
Ülfeti yıllar boyu rehin tutan o belge,
Kalemin kırıldığı simge boyut intizar;
Baş sağlığı son dilek sözde kalmasın diye,
Allı pullu zarfıyla hüsrana soyut mezar...
O günler anısına her menekşe mevsimi,
Bulutlar özlü dileklerle pupa yelken
Daha bir sevdâlı salınmaktalar,
Bilinçüstü görkemin
Kırk ikindi sularında...
YUSUF BİLGE