4
Yorum
0
Beğeni
3,0
Puan
968
Okunma
Ben seni
Akşamın alaca karanlığında tanıdım
Önce suya düştü gölgen
Nehirler delirmiş gibi aktı yüreğime
Sesinin ahenginde titredi bedenim
Damarlarımda sürgünler başladı
Yokluğuna sustum
Hüzünler çöktü her akşam
Yıldızlar raksa çekildi asumanlarda
Suskun yüreğim çağladı gözyaşlarımın pınarlarında
Karanlık gecelerimin kurak ve çatlak topraklarında
Sensizliğe akıp gittim
Sancılı fırtınalarda titredi gökyüzü
Sinemde ateşin alev, alev yandıkça
Ağladı kara bulutlar ellerime
Bir fısıltı gibi esti rüzgârlar yokluğuna
Her yatak ateşten bir gömlek oldu üzerime
Ve sen ve sen gözyaşlarımda söndün
Engin denizlerim oldun
Yorgun ağrılı gemilerimi bıraktım mavi sularına
İçlerinde tayfaları yoktu gidiyorlardı sonsuzluğa
Umutlarımdan umutsuzluk taşıyorlardı gözlerine
Yakamoz akşamları sessiz olur ya
Sular sanki oynardı gökyüzüne
Demir atmak için yaklaşırken her gemim yüreğine
Nedensizce batıyorlardı deniz diplerine
Oysa
Umutsuzluklarımdan ümitler doğmalıydı
Elim ellerine dokunmalı
Gözlerim gelmeliydi gözlerine
Ve tutmalıydı ellerini
Akşamları hüzün çökmemeliydi yüreğime
Akmamalıydı gözyaşlarım yeryüzüne
Batmamalıydı gemiler, demir atmalıydı yüreğine
Şimdi koy yastığa başını
Ve düşün kutsal aşkımın yangınını
Sarıl gecenin sonsuzluğuna
Hicran bulutları sarsın odanın duvarlarını
Yüreğimden düşen her ateş
Kırmızı şaraplar eşliğinde gelsin dudağına
Yanık tenli şiirler okunsun kulağına
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)