23
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2565
Okunma
…………………………………………………………………………………………………………
Yaz Geldi
Gönül ne beklersin gurbet ellerde
Gidelim sılaya belli yaz geldi
Açılmış nergisi susam sümbülü
Bağların zamanı güllü yaz geldi
Müddeti yetince herşey erişir
Irmaklar coş edip sular karışır
Enginde ovada gözler kamaşır
Dağlar kemha giymiş allı yaz geldi
Hasretin firakı figana başlar
Akıyor gözümden kan ile yaşlar
Çiçek döşürmeyi arılar işler
Kovanlar meydanda ballı yaz geldi
Tahammül edilmez hublar haline
Güzeller çıkıyor seyran yoluna
Efgani de sazın almış eline
Ağlayarak çalar telli yaz geldi
…………………..
AŞIK EFGANİ
……………………..
1864-1964.Sıvas İline bağlı Kangal İlçesinin Mamaş bu günkü adıyla Soğukpınar, köyünde doğdu. Asıl adı Hüseyin Avni Dönmez’dir. Doğum tarihine ile ilgili kesin net bilgilere ulaşılamamıştır.Ancak öldüğünde yaklaşık 100 yaşında olduğu 1964 de öldüğünden bu sebeple 1864 de doğduğu söylenmektedir.
Aşıklığa küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Köylerine gelip giden aşıklar, dedeler aracılığıyla bilgisini geliştirdi. Emsallerinden, Süleyman Fahri, kadar olmazsa da bir ölçüde bağlama çalmayı öğrendi. Bir bacağı engelli olduğundan dolayı alışıldığı üzere öteki köy işleriyle fazlaca uğraşamadığından okuma yazma konusunda kendini geliştirdi. Yörede Topal Hoca olarak tanındı.
Köyünde yaklaşık 70 yıl imamlık yaptı. Ayrıca engelliliğinden dolayı köyünü pek terketmeyen Efgani, imamlık yanında, medrese hocalığı, muhtarlık gibi birçok başka görevi de üstlendi.Şiirlerinde değişik konuları işleyen Efgani, köyünde öldü ve orada toprağa verildi.Efgani ve aynı çevrenin öteki aşıklarına ilişkin Fuat Bozkurt’un”Ozanlar Ocağı”, (1999) adlı bir araştırması bulunmaktadır.
________________________________________
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-109-)(-)(-)(
Zalım gurbet kahrın şimdi çekilmez
Bizim oralara bahar yaz geldi
Hasret duvarları sanma yıkılmaz
Şimdi göllerine suna kaz geldi
Gün ışığı gelip camına vurmuş
Ağaç gölgesinde canan uyurmuş
Bademle kayısı çiçeğe durmuş
Şu deli yüreğe nasıl haz geldi
Düşümde gördüm de açtı döşünü
Nâme verip saldı sevda guşunu
Savurtup saçların eğdi gaşını
Bana o canandan yine naz geldi
Karları erimiş karşıdan baktım
Kır çiçeklerini alıp da koktum
Serenli guyudan bir kova çektim
İçtiğim suları nasıl buz geldi
Eyle deli gönül kendini eyle
Gurbet elde böyle ağıtlar söyle
Gözümde tütünce sılam da böyle
Bağrıma bir ataş biraz köz geldi
Papatya sarmıştır bahçe bağları
Ayrı güzel geçer bahar ayları
Karşıdan görürsün komşu köyleri
Hasretlik yüreğe sanma az geldi
Yollarını bekler yâr’e yazıktır
Gayrı gidemiyom yollar uzaktır
Şimdi Lüzumsuzun bağrı eziktir
Uzattım elimi dertli saz geldi
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (16)