1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1565
Okunma
Uçacaksan kendi öz kanadınla!
Takılmadan bir sürünün ardına
Ya da bir uçağın;
Kendi ufkuna!
Yalnız açacaksın bulutları önünde
El açmadan rüzgâra…
Konmayacaksın yaş dallarına kurumuş servilerin,
Yorulurken dinlenmeyi bileceksin.
Bileceksin sevmeyi katlanmadan da!
Ve yukarıdan;
Alçalmadan da!
Özden incelmeli ki kabrine sığsın varlık.
Ki vicdan kadar dar
Yalnızlık kadar derin
Kendi kuyuna çekileceksin;
Yusuf’unkine değil!
Nerede ezbere bildiğin o karanlık!
Bilmezsin oysa sır vermez kitapların:
Hangi Züleyha’ ya takılacak ayağın?
Ve hangi yüzüne tutulacaksın ayın?
Bilmezsin, o kuyunun kapağıdır hazinen!
Soğuk ve selametsiz gecelerinde şehrin,
Üstüne düştü sanıp bağrına bastığının…
Aklına malikliğindir tek saltanatın.
Sabırsız bir Eyyub,
Azıksız bir sailsin ıssız tavafta.
Koparmak kurulmuşsa dilemenin tahtına,
Göğe namzet avuçlar parçalıyorsa yeri
Yüzüne süreceksin nurdan uzleti
Açıp avuçlarını
Küçümsenmiş hırslarını vuracaksın yüzüne.
Benliğinin ekmeğidir; pişireceksin özü.
Bileceksin lisanını -su gibi-
Aziz eyleyecek seni sonunda
Öz be öz Varlığın nur nazarında…
Kapına gelince o tahta Burak
Kendini beyaz bir tüy gibi hafif
Ve bir gölge gibi tasasız bırak!
Ram olup çekimine göklerin!
Şahadet ki incelip dudaklara sığacak…
İste yalnız o an,
DİRENMEYECEKSİN!
REFİKA ARSLANTÜRK-2003
5.0
100% (1)