13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1482
Okunma
Kent ve Kır
1
Her taraf karanlık, zifiri zulmet
Mazgallardan dehlizlere inmişiz
Bir sürü sürüngen kösnül köstebek
Bu hal her hal kıyametten alamet
Şehrin varoşlarından labirentlere
Dağlardan kırlardan kirlere göç var
Kaybolmuşuz dolambaçlı yollarda
Ne bir levha ne bir ışık ne bir iz
Olsa da ışığı düşman bilmişiz
Güneşi görmüyor bu caddeler hiç
Ayışığı ölgün, solgun ve renksiz
Var mı yok mu bilinmiyor bellisiz
Simsiyah her taraf koyu karanlık
Duyulan âh figan, yaşananlar çılgınlık
Ne Jan Valjan var sokakta ne Yunus ne de Hızır
Tek tük fener taşıyanlar da Diyojen gibi kör
İsevi-meşrep Mısrî bile yansıtma kuramıyla
Aynalı bir yazı gibi yansıtıverir tokatı
Öbür yüzünü çevirmek
bir fantezidir ki şimdi
Tarihte yalnız Mecdelli İsa’ya
mahsus kalmış gibidir
2
Ey dost biraz da güneşe çık,
Kentin karanlığından
Çöllere, dağlara, kırlara;
Velhasıl tabiata
Bırak güneşin battığı yeri
Battık Batı diyerek
Güneşin doğduğu yere git
Ki güneş yanığı
Yağız yüzlü fetâ
Gençlerin ülkesine
Aşkı rehber al yanına gönlünü de unutma
Şems’den ışıklar devşir Mevlana’dan haber sor
Güzelim başkası bilmez o yolları
Sen onlardan sor
Karşında Koca Bedi ve önünde külliyat
İşte sana kainat
Öyleyse at kitaplarını suya
Ve erit buzdağlarını
Yelken aç pupa yelken okyanusa, sonsuza