34
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
4162
Okunma


Mutluluk ; bir serçenin canı, kolu, kanadı
Gittin ya, bu serçenin şimdi kolu kanadı
Neydi ki ol zalimin bendeki silik adı ?
’Bir ömür unutamam !’ diye alaz yanarken
Yâr diye uğrun uğrun yalnız onu anarken
Şimdi candaki canın doldu sevda miadı...
Gönül bunca ezaya acep nasıl dayandı ?
Aşkla havalanırken, indi sana dayandı
Öyle bir od attın ki tende sular da yandı
Kendinden geçenleri ilkel benlik kınarken
Kapayıp gözlerini, düşte halvet sınarken
Şimdi yâr dehlizinde yürek aşka uyandı...
Acıtsa da içimi, ’Tatlı bir yare!’ derdim
Seni alır sineme sımsıcak yâr ederdim
Adın yazar gönlüme benden içre giderdim
Koparıp ekmeğimi lezzetine banarken
Ilgıt ılgıt içerdim sevdalığa kanarken
Ne kalırdı gam, keder, ne de onulmaz derdim...
Arş-ı alâya varır sana çıkan tüm yollar
Gönlüm sinende kalır, yüreğine aşk yollar
Çiçek çiçek göverir, filizlenir kör dallar
Sızlatır yüreğimi dikenlerin batarken
Tımar eyle yaremi kucağında yatarken
İrem bağına döner, umarımdır bu kollar...
Kalbine değen eller bil ki senin yârindir
Uzan aşk dallarına, en hasından yâr indir
Sar gönlünün teline, hazzı sinende sindir
Felek vahdetimizi kederlere bölerken
Katre katre can yaşı dökülmesin gülerken
Feryat figan gazeller aşk daveti, esindir...
Fikirden aykırı titr, yokluğunda us’lanır
Kıpır kıpırdı hani, deli gönül uslanır
İner salıncağından, gerçeğine yaslanır
Yol alır ümitlere, aşk gönlünden dönerken
Mehtabına yönelir yıldızları sönerken
Şimdi bu kupkuru gül, nevbaharla ıslanır...
29 Ocak 2011
Gazimağusa
5.0
97% (30)
4.0
3% (1)