9
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1663
Okunma

Mâşuk;
Korkudan aklına yitirmekte
Öyle basit hatalar yapıyor
‘korkmana gerek yok ki’ dedim
Özlem zaten meydana çıkmıyor
Düşlerde
Kendi kendine yerin dibine batıyor sanki
Böyle giderse
hicran elini kolunu sallayarak girecek aşkevine
özlem ve düşler birbirlerine bakarak gülüştüler
İstanbul”un göbeğinde bir feryat koptu
Aşığın öfkeli bir sesiydi
Mâşuk’un dizlerinin bağı çözüldü o an âdeta
Hicranın zulümleri aklına geldi
Yüreğini dağlayan özlem yanığı düşlerde
peşinden seğirtti
yüzü
allak bullak
olan aşık
hicranın kollarında sımsıkı kavrayıp
havalandırmakta
beyaz teni ala yazmış aşık ise
boğazını yırtancasına bağırıyor,
öfkesini dehşetinden
Marmara’nın kabaran dalgaları hiddetlenmekte
Kanlı gözleri dışarı fırlamış
Ellerini iki yanında balyoz misali
yumruklarla dönüşmüş sanki
Mâşuk;
o namlı soğukkanlığını o anda yitirmiş gibi oldu
Bir an tereddüt geçiren Çatalça
Sürükleyerek hicranı İstanbul’dan defetmekte
Derhal kaynaşmaya başlayan
düş ve özlemin sesi yankılanıyor
Hicran çaresiz sustu
Hatır gönül dinlemez
Öfkeye teslim oldu
Ancak biliyordu
Vuslata gebe düşlerle tükeneceğini
Mâşuk’un parça parça yüreği elinde
Gözyaşlarına boğuldu biranda.
Özlem,
İstanbul’a bir gece ansızın yıkan
bir deprem gürültüsüyle indi.
Geçilmez sanılan mamur kaldırımlarda
5.0
100% (6)