12
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1886
Okunma
Ne kadar da yakıştı özgürlüğe esaret
Ruhum azat olmaya gösteremez cesaret
Melek yüzlüm diline tattırmadan amanı
Gelmek için yanına aşacağım zamanı
Az kaldı yollarımı bekle gözleri safir
Çıkacak hayatından hasret denen misafir
Gün sayarken canına katmak için bu canı
Her şafakla artıyor gönlümün heyecanı
Sevdasına yandığım yüreğime ram oldu
Ağlayan gözlerime uykular haram oldu
Yaşamadım ömrümce yokluğun gibi afet
Sabrımda ihtişam var özleminde zarafet
Sebebini arayan şiirlerim asılsız
Öylece seviyorum nedensiz ve nasılsız
Vefalıdır hayalin saçar içime neşe
Aydınlatır dünyamı muhtaç etmez güneşe
Cemalini görmeden kabuk tutmaz bu yara
Dost bildiğim geceler dönmüş iken ağyara
Aşktan nasip almayan yirmi birinci asır
Bu asırda bu sevda yalnız bize münhasır
Sevginin istediği sadakat ise eğer
Kollarında bir değil bin can vermeye değer
Kaybetmişim kendimi bakışınla o anlık
İstikametin hariç bütün yollar karanlık
Bu gece sabaha dek sayıklayıp ismini
Görmeyi arzuladım bir defacık cismini
Hadi gülmeye başla bahtımın beyaz gülü
Kaldı seksen yedi gün kapılarım sürgülü
Ayrılığın elinde arzular kaldı yetim
Tastamam ödenmiştir vuslatına diyetim
Mahreminden ruhumu önce gözlerin vurdu
Kopardı beni benden sonsuzluğa savurdu
Dualar ediyorum gözyaşımla aklanıp
Tüketirim ömrümü düşlerine saklanıp
Yeter artık ellerim gözyaşlarını silsin
İçimde sessizliğin gürültüsü kesilsin
Yokluğunu düşünmek dibi olmayan kuyu
İliklerime kadar hissettirir korkuyu
Kurudum okyanusta damla damla azaldım
Yüreğine aktıkça hazdan öte haz aldım
Şefkatinle sar beni varlığımın ecesi
Yine koynunda geçsin ömrümün son gecesi
Sandığımdan da zormuş sensizliğe alışmak
Beyhudedir gönlümü avutmaya çalışmak
Ne zaman kalemimi alıversem elime
Hüzünlere bulanır yazdığım her kelime
Sensiz geçen günlerin hesabıyla göz nurum
Nefes nefes gurbette örselenir onurum
Bundan böyle değişmez ikimizin de arzı
Beklemek bir ibadet sabretmek onun farzı
Delilik değil aklın zincirlerini kırmak
Her haliyle dünyaya sevdiğini haykırmak
Sen içini ferah tut sönse gözümün feri
Olacağım aşkının nöbetteki neferi
Bekliyorsun derdine dertten deva umanı
Ciğerlerime dolsun yangınının dumanı
Kıymet bilen sultana kurban edilmek erdem
Emir buyur sultanım İsmail’inim her dem
Günler uzun geliyor saatler aynı amma
Peygamber ocağında zaman neden muamma
Halet-i ruhiyemi anlamaz olur arif
Aşkı benim gözümle edemedikçe tarif
Ne iltifat gerekir ne de başka bir yorum
Ben seni Allah için tertemiz seviyorum
Sana doğru çizmişim kayar mı hiç ekseni
Gönlümün sarayında barındırdım tek seni
Senelerce aşkının izlerini aratmış
Kadir Mevla’m tek ruha iki beden yaratmış
Katlanarak sürüyor yüreğimin ağrısı
Kavuşsak da biter mi vuslatına çağrısı
Heves olsa geçerdi ben kendimden eminim
Bozulmayacak gülüm mahşere dek yeminim
Sensiz tek saniyemi edebilseydim kaza
Düşünsene gençliğim döner miydi enkaza
Kaynağısın huzurun hayatımın ereği
Şiirlerim sadece şükranımın gereği
İsteyerek geçmişiz sevenlerin safına
Muradımız kalamaz hasretin insafına
Fazla söze hacet yok ruhum ruhunu tanır
Tarifine yeltenen kelimeler utanır
Artık tehdit ederken titreme var sesinde
Zira vuslat bıçağı hasretin ensesinde
Elbette kırılacak zamandaki bu inat
Eğer sevgi üstüne kurulduysa kâinat
Aklım fikrim hep sende uzağındayım fakat
Her an yalnızlığıma ediyorsun refakat
Bak işte engelleri sabredip aşıyorum
Her hücremde aşkının izini taşıyorum
Yokluğun için için kavursa da özümü
Yine yanmakta buldum aradığım çözümü
Rabbimizin izniyle çözülecek bu düğüm
Gerçeğe dönüşecek rüyalarda gördüğüm
Şairimsin diyorsun taşar durur bu ırmak
Kolay mı hislerimi bir beyite sığdırmak
Hece hece okuyup gözlerinde âlemi
Miadı doldu deyip kıracağım kalemi
Böylelikle bitecek kelimeler oyunu
Zaten kaç şanssız gördü kudretimin boyunu
Tamamlandı inşallah beğeneceksin diye
Sana layık olmayan yüz satırlık hediye
İsmail Koray Şimşek
28 Ekim 2010
ŞIRNAK
5.0
100% (12)