17
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1625
Okunma
…………………………………………………………………………………………………………………………………………..
Acep Ben Ne Dedim O Şivekâra
Acep ben ne dedim o şivekâra
Bugün yine yüz göz eğri, kaş eğri
Yıkmış fesi zülfün dökmüş kenara
Selvi nâzım zülüf kesmiş baş eğri
İçmiş gelir yâr sığamış kolunu
Tutsun üftadeler sağ ü solunu
Gelsin rakip ayıklasın yolunu
Dokunmasın ayağına taş eğri
Nuri cana yetti bu nâr-ı hasret
Tuttu etrafımı gam ü kasavet
Bilmem nedir ya rab bu sırr ü hikmet
Sardı canevimden bir ateş eğri
……………………..
TOKATLI NURİ
……………………..
Asıl adı MAHMUD, TOKATLİ NURÎ olarak da bilinir (d. 1820, Tokat - ö. 1882 Samsun), âşık geleneğinin bütün özelliklerini taşıyan başarılı şiirleriyle ünlü halk ozanı. Okuma yazmayı, din ve tarikat bilgilerini babası Molla Veliveüddin Efendi’den öğrendi. 1837’de Tokat’a giden Erzurumlu Emrah’la tanıştı, onun çırakları arasına katıldı. Nurî mahlasını da onu yanından hiç ayırmayan Emrah’tan aldı. Kısa sürede ün yaptı ve Anadolu’da çeşitli yerleri dolaştı. Emrah’ın ölümünden (1860) sonra, katıldığı bütün fasıllarda önce onun şiirlerini okuma¬yı âdet haline getirdi. Nurî, araştırmacıların ortak kanısına göre, ustası Emrah’tan daha güçlü bir âşıktır. Şiirleri gerek ölçü, gerek dil bakımından kusursuz, söyleyişi içtendir. Aruz ölçü-süyle de şiirler söylemiş ama daha çok koşma ve destanları ile ün kazanmıştır. Yaşamı üstüne bilgilerle şiirlerinin topluca yer aldığı iki kitap Ahmet Talât (Onay) (Asık Tokatlı Nurî, 1933) ve M. Zeki Oral (Tokatlı Aşık Nurî, 1936) tarafından yayım¬lanmıştır.
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-76-)(-)(-)(
Ne dedim yine ben o nazlı yare
Bu sebeple eğri imiş kaş gayrı
Dokundum mu acep bir zülf-ü yare
Fena kızmış nazlı yarin koş gayrı
Arıyorum cevap vermez çağrıma
Bu tavrı da çok gidiyor ağrıma
Hançer olur söz saplanır böğrüme
Bundan böyle ağrımaz mı baş gayrı
Ey sevdiğim nedir kavl-ü kararın
Hem banadır hem kendine zararın
Bir tutam saç senin son bergüzarın
Vura vura yara oldu döş gayrı
İnsafın yok mudur nedir bu eza
Sevda ateşime su döktün köze
Seni sevdiğimi ben yaza yaza
Kılavyede silindi bak tuş gayrı
Seni sevdiğimi duymasan da bil
Lalezar şenlensin hüzünleri sil
Sevindir seveni yüzüme bir gül
Şu kibir dağını no/lur aş gayrı
Zaman mefhumunu durduruversem
Kalbimi çıkartıp önüne sersem
Kapını çalıp da merhaba dersem
Elde çiçek gelir isem şaş gayrı
Hele de Lüzumsuz gül hele hele
Görünce karşıda kopsun velvele
Böylesi bir fırsat geçer mi ele
Deli yürek nasıl olmaz kuş gayrı
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (9)