8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1689
Okunma

Ah sevgili
Ateşler yaktım sabahın üşüyesi bağrında
Kemiklerim cılız ayazın ekşimsi yüzü de üşüyor
Kılım kıpırdamaz ama
Aldığım nefes olduğu yerde aceleci
Ayrılık tentenesini dokuyor buz ölüsü parmak uçlarım
Aşk denen kavruk yel neyim varsa talan eti
Mazim bile şimdilik gözlerimde ölü
Ve sevgili söyle
Hangi volkan nefesime eşlik eder
Cehennem ateşi ayrılık sende yan benimle derken
Ağır bu yürek külleri lakin
Taşıma sırası sende
Yanan oldum dudaklarının duldasından
Ah sevgili
Dilim lal
Kalebenttim oldum aşkına
Dudaklarım iki söze kangren yarası gibiyken
Ve ben yine gülüşlerim astım gözbebeklerine
Unutmuş göründün bulutların mendiline sıkmış gözyaşlarımı
Felaketzede olmuş şu gönül yaramı da
Ah sevgili
Öyle ırak maruf hayalin var ki
Derin aşkını sadece gözlerim bilir
Uykunun ipine dizemiyorum pembe düşlerimizi
Kaskatı ayak sesleri kulaklarımdan gitmiyor
Korkular ile alıp gittin kayıp kentteki duygularımı
Ama ben bir türlü senden gidemiyorum
Ah sevgili
Soluma pusulandı yine yokluğun
İstanbul kollarından yavaşça bıraktı beni ıssız sevda çöllerine
Seraplar bile bana tanıdık gelir
Bir sen içtin bir ben içtim aşk şarabını
Vakti zamanında
Öyle ya Aslı keremi biz yaratık destansı
Ah sevgili
Akılımdasın lades değil bu düşüncem
Bakışlarım uzanır bilinmez yedi iklime sürgün
Beynimin iki büklüm kıvrılmış hasretin durur
Noktası konulmayan pulsuz mektuplar vedalaşıyor
Ateşte kızgınlık mayalanır
Bendeki yok oluşun varoluş gibidir
Dayanmıyorum sende biliyorsun
Uzakların git gide uzaklaşmasına
ZARALICAN 15-01-2011
İSTANBUL