beşiktaş sahillerinde kırık dökük bir kayığım ben,
balıklara inat yüzüyorum kıyılarında...
rüzgarla dertleşip,
balıkçılarla uyuyorum.
olmayışına yanıyorum ellerinin;
ve usulca seğiriyor gözlerim,
gelişini hayal ediyor;
umutla bekliyorum istanbul’un bir köşesinde!
taksimde köşe başı bir büfeyim ben,
ne gelen var ne giden...
kalabalıklar içinde yalnızlık oyunlarıyla geçiştiriyorum
zamanı,
sensizliğe üzülüp;
yokluğunla
savaşıyorum.
ve umutla açıyorum her sabah;
akşam kapattığım kapının kilidini....
sultanahmette köfteciyim ben,
yada beykozda bir çay bahçesi.
istanbul’un neresi,
ya da nesi olursam olayım
sensiz hiçbirşeyim aslında!
sonbaharda düşen bir yaprağım ben,
beyoğlunun arka sokaklarında ;
yanımda yokken sen...