yosun gözlerin,
pamuksu tenin
ve...
kirli patilerinle
yoksul bir sokak kedisiydin
pasaklı dehlizlerin
yağ ve is kokan ikliminde

sınırları aşılmış
feryadsı çığlığınla
açlığın direnişçisiydin



duyarsız patronların
azgın bakışlarından sıyrılıp
salaş bir çaycı çırağına
mülteci
sığınmaların sebepsiz değildi

zor olmadı sana bağlanmak
bayat bir ekmeğin içindeydi AŞK

avuçlarıma düştün
göz pınarlarında kuruyan
bar bağlamış yaşlarla

sonra
yok saydın doğal hayatı
vazgeçtin hürriyetinden
çaresiz kollarımdaydın

arsız sevişmeler mevsinmindeydik
dizimde demlenip,
tenime diş geçirmelerin,
şımarık sırnaşmaların
ve...
koynumda sabahlamaların
en
ihtişamlı mabetindeydik

sararmış
eylüll misali şimdi
zamansız virüslere uğramış
yarım kalan bir öyküsün
şimdilerde

solgun
bir pamuk kozası resmin,
cadde,sokak arşınladık yolları
yırtık bir afiş gibi ellerimdesin

oysa
umarlarım vardı vuslata dair

umutlu seferler seyrindeyim
ve
kapısındaydım
orta yaşlı bir veterinerin

direncsiz ve tepkisiz bedeninde
hiç yoktan
delik deşik ettiği tenin

ve...
ardından
tanrıdan umut kesilmez gibi
sığ cümlelerden ibaret
ölü bir söylemin hüznündeyim

solgun bir pamuk kozası
şimdi bedenin
çığılıkların kötü bir habercisi
can çekişmenin

zamansız şakasıdır tanrının ölüm
bilirim gideceksin
zaman ağlama vakdidir cıldırasıya
lakin...
göz yaşalarım seni getirmez gülüm...





SEVECENDOST