17
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2819
Okunma


Mühürlü Deniz(Bekleyene)
Bir çobanın kavalından dökülen ezik nağmeler
sarar bizim buralarda,
ovaları,
dağları,
bayırları aşabilirsem,
bağırları yanık,
anaları sevgili, kanları deli, sevdaları gizli
lâl dudaklı kızları duymak istersen
sana oradan sesleneceğim
bekle beni
şol bülbülün canı yansa dikenden,
kanasa kanadı
konar yeniden güle ,
hiç lâl kesilmez gülizarın dili?
talan olsa Ülkemde
bağlar
has bahçeler.
lalezar üstüne söylenecek
nice şiirler dolanır dilime.
bir berceste söz saklarım yıllarca
kızıl dudağında sevgili
yeniden uyandırabilirsem bir Devr-i Lale
dikensiz gonca gülle
geleceğim sana bekle beni
kalabalıklar içinde yalnız
Kız Kulesi.
hala bekler Ayasofya
gökyüzünden baygın gözlerine düşürdüğüm,
iki yıldız deliyordu karanlığı
Sultanahmet’te
can veren p e r v a n e l e r…
o akşamüstü.
güvercinler güne küstü
önümüzde mühürlü deniz
bir sıcak ekmek gibi
Yeni Cami’yi kaplayan sukutu
evimize taşırken…
masum
koltuğumda umudu,
yeniden bulabilirsem sevgili!
sana böyle geleceğim,
bekle beni
mümin kalbim kocaman bir Kehf Mağarası
Uhud Dağı kadar ağır
Kabe’dir darası
tandır ateşinde pişirilen aştır aşkımız
alev alev “amin”ler
bu ülke ki,sönmez ocağı
bin yıl geçse;geçmez kulp parası
dudaklarında ki dua ,geçer akçe “sevgili”
olabilirsem,sana oradan geleceğim
bekle beni
*
bu geçit vermez dağlarda her gün bekle beni
tünelden az evvel
kara tren sineleri döverken
iki denizin kavuştuğu yerde
büyütürken gülşen de gülümü
sarılıp kollarında ölümü
uyandırmaya kıyabilirsem sevgili
her günbatımında
bilinen son gibi muhakkak
geleceğim sana bekle beni
Turan Yoldaş/YOZGAT
5.0
100% (16)