Turkuaz renginde bir akşamüstü;
Masamda akşamdan kalma bardaklar;
Hüzzam makamından şarkılar söyler;
Yağmurla sevişir nemli çardaklar;
Turkuaz renginde bir akşamüstü….

Gecenin koynunda kaybolur gölge;
Yıkılmış bir sevda zehir içerken;
Kadehler anlamaz ayık halinden;
Tahammül sınırı bir bir geçerken;
Gecenin koynunda kaybolur gölge…

Taş değil topraktan gelen insanım;
Doğurmuş beni de kutsal bir ana;
Memeden emmişim yokluk balını;
Ve bundan dokunur türküler bana;
Taş değil topraktan gelen insanım…

Yıkanır zemzemle, yumulan gözler;
Yeniden doğuştur aslında ölüm;
Günahla, sevabın başlar telaşı;
Açılır yeniden kapanan bölüm;
Yıkanır zemzemle yumulan gözler;

Aşk dediğin binbir türlü bilmece;
Her sorusu döktüğümüz yaş olur;
Kimi ayık kimi sarhoş kimi keş;
Bilemeyen taş üstünde taş olur;
Aşk dediğin binbir türlü bilmece;

Ali ALTINLI – 15/12/2010
Saat: 15:06