0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1088
Okunma
Ne gözlerin görüyor ne kulağın duyuyor;
Dizlerine kapansam bakacağın yok senin…
Hasretin ayrı vak’a takvimlere uyuyor;
Tek bir gönül ışığı yakacağın yok senin…
Yazdığım tüm mektuplar umutsuz cevabından;
Günahından uzak tut vazgeçtim sevabından;
Sarhoş oldum sayende “dertsatan” şarabından;
Öldürsem, inadından bıkacağın yok senin…
Yaralı ceylan gibi bakıp durdum gözüne;
İnandır beni artık binbir türlü sözüne;
Muhabbet kahvesini koysam gönül közüne;
Yalan olsun, falımda çıkacağın yok senin…
Özlemin dertlerime yenisini katarken;
Dizlerinde her gece bir başkası yatarken;
Geçen yıllar yüzüme imzasını atarken;
Sakladığım tektaşı takacağın yok senin…
Ne gecede mehtabım ne sabahta güneşim;
Maksat çile çekmekse dünyada yoktur eşim;
Kara toprak dost oldu, mezar taşı kardeşim;
Ver çekeyim tetiği, sıkacağın yok senin…
Ali ALTINLI – 14/12/2010
Saat:23:40
5.0
100% (1)