1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1229
Okunma
Ne idi yaşamak
yaşamak mı? Dedim
üstüme düştüler
üstüne eğildim.
.........
Huzur;
yeniden doğum gibi
rüyalarımın eşi
gönlümün bitmeyen hasret ateşi
elimle tutarım da güneşi
yine de külleri benim olur.
Ölüm yanağıma asılı,
bakarım geçmiş mazime.
Ne kadar mutlu ve umutluydum hâlbuki
elimde tuttuğumu sandığım güne.
Meğer ne kadar zormuş
doğduğumda bellemek
ölüm bu, / doğumla başladı demek.
Toprak;
kınasıyla sevdalım
doğum sancıları başladı
dolacak sandım, kucağım
elim ekmeğe değdi .. derken
ve, gülümsemeye çalışırken
bir el...
Tebessümü çekti yüzümden
dediler /dur/!
................daha
inmedi kargalar kara toprağa
nasıl buyurursa kutsal ağa
öyle kabullenmek gerek.
Özüme döndüğümde bile
çırılçıplak bedenimle
kanunlarıyla tepemde
beklemede bir melek.
Kork:
ne kadar durursan dur
şemsiyenin altında
güneşe bir gün başını çıkartırsın.
Alnına biriken yanık terlerle
yağmuru ıslatırsın.
Bırak /çaksın/ yüzündeki çizgiler
azap çekiyor /öfkesi/ doğru.
Biraz /tutun/ şu acıları
nereye çıkacak bu yolun sunu.
Hangi kitap barındırır ki bağrında
yanık kelimelerle dolu
okunmamış bir mektubu.
Hangi adalet paklar ki
horlanmış binlerce onuru.
Anca mezar kucaklar
kucaklar acıklı sonu.
Hırs
sonra; sinersin.
Bakarsın ufuklara
dişlerini geçirmişsindir çoktan
yapışkan dudaklara
ve kanını emersin.
Geçirdiğin onca yıla,
(usul usul iner karanlıklar.)
Kahrından kudururken,
avurdunu şişirerek küfredersin.
Gözünü kapatırsın
umutsuzca bir direnişle
başını yumruklarsın.
Sonra
/ona bir mızrak verin /
bana bir çanak.
Çünkü!
Çilem çok dolduracak.
Tabiat:
toparlan artık
kalınası yerler işgal edildi.
Bir çöl, bir çorak toprak
bahçıvanlar bağlara asi.
Bağcılar dayağı yedi
bağlarından kovularak.
Gidelim
nereye?
Göçmen kuşlarda öldü
belki de kalmadı
kalınacak yerleri.
Kirletti
insan müsvetteleri.
Beklide üç beş kişi,
tüm dünyanın sahibi.
Nasılda ulu
/mezarlık servileri./
dedi;
ya vahşeti bitirin
çekilin
ya da yüzüstü eğilin
nemruttan
duman
yine böyle doğmuştu zaman
kara karınlardan
vahşet! ..
İnsan eseri.
para için indirilirken etekleri
yuhalanası
şehvet nöbetleriydi aşk.
Yine
/emeği için öldürülürdü işçiler/
yine yığınlar aç.
Yine yığın yığın eğildiler,
yine öpülecekti eleri,
yine Kâbe’ydi cepleri,
yine /ölümdü/ ilaç.
/vahşi bir el sıyırdı belinden silahı
öldürdü hak denilen ilahı
nasılda durur
alnının çatında kara lekeleri/
aah! Ne biçim bir mizaç
Sonra
esir kalır
sabah kokan huzur.
Ayaz yıllara üfler
toprak kokan,
zaman savuran sur.
Şimdi
dimdik durun ve direnin.
Ya da,
bir daha, doya doya
intihar edin.