27
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1740
Okunma

Hiç bu kadar üşümemişti deniz
Vurmamıştı kıyılarına yosun yeşili
Hiç bu kadar sarılmamıştı gövdesine dalga
Okşamamıştı heybesini
Tenindeki tuz eksilmemişti böyle
Karışmamıştı nehirler bedenine
Hiç çatlamamıştı duvarları ortadan ikiye
Kurumamıştı çukurları gözler önümde
Dudaklarındaki kum kahvesi , nefesindeki iyot kokusu zorlar gerçekleri
Lacivert sabahlar doğarken mehtâbın gölgesi ardında
Yeniden düğümlenir yeniden kopan halkaları teyellenir mavi’ye
Üzerinde titreyen güneşe inat hızını kesmeyen poyraz
Saymaz adımlarını
Gözlerine takılan beyaz duruşları hazırlar geceye
İhtişam bakışların derinlerinde
Şimdi medcezirler kırık dökük
Ve üzerinde gezinen martıların gagasından toplanmaya çalışılır hayat
Ben ; mavinin göğüne hediye ettiği bir inci gibi saklıyorum ismini
Sırrı mı tutarsın değil mi?
m a i . . .
bak artık üşümüyorum
ya sen peki !
14/12/2010
10;50
eMİNE
5.0
100% (23)