onca bakış arasında akıp gider zaman
sessizce
geleceğe açılır binlerce kapı
her birinde binlerce sır
geçmiş ki
yüzüme kapanan kapılardır


ah! nasıl da çocuktuk sevdanın beşiğinde
bembeyaz düşler düşürürdük
en koyusuna gecenin
yıldızları koştururduk gökyüzünde


sür atlarını şimdi bozkıra
toynaklarında rüzgarın tortusu
yabancıdır cennetin ağaçları
yer
gök arasına gerili ruhuna


söyle ona
ben o eski ben değilim
acının kekremsi tadını muştuladı
gökyüzü melekleri
tek tek devrildi tanrılar uykusuzluğumda


cehennem ateşiyle kutsanmış ömrüm
cennetin durgun huzurunu fısıldama kulağıma
arsızca koşturur ruhun suskun kıvrımlarında
karanlığın tohumu
yılan gibi çöreklenir gül tenine
yazgının kırbacı
ölüm ile sevişir gece


ağartır rengini ömrüm
silikleşir dünya
ey hayat!
cılız ışığın yön değildir yoluma


kuşlar sustu
şimdi gecedir


on aralık ikibinon
suna hemengül