0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1045
Okunma
“ŞU GÖRDÜĞÜN”
Bırak giden gitsin sen kal benimle
Şu gördüğün duygusallığımdır işte.
Ağlayamıyorum affet, dayanamıyorum bir bilsen
Şu gördüğün en korkunç halimdir benim
Ellerine dokunamamak, hissedememek seni
On dörtlü ile on dört kez vurulmuş halim bu benim
Şu gördüğün teneşir kokulu sevdamdır benim
Ve toprak rengindeki bedenimin simsiyah kalmışlığıdır
Çaresizliğimdir sana en uzak limanlarda
Şu gördüğün tiner kokuşumdur ayyaş sokaklarda
En parlak yıldızların pusulasındayım artık
Tahmini bir yolculuk kayıp şehirlerin uykusunda
İkide bir dönüp ardına bakan gözlerin sağanağıdır
Şu gördüğün en ıslanmış halimdir benim
Yalnızlığımı çırılçıplak başucuma koyduğumda
Hüzün erkânınca en kalabalık uykusuzluğumdur
Umutlarından sıyrılmış hayal kırıklığım bu benim
Şu gördüğün tabuta en yakışır halimdir benim
Sıkıca tutunmuşum dostların ellerinden usulca
Ellerim birden boşaldı seni sorunca bir dosta
Bu benim isyana en yakın durduğum zamandır
Şu gördüğün şafak kadar karanlık bir andır
Şu gördüğün seni en çok seven yanımdır
Şu gördüğüm kurban kadar bağışlı halimdir
Şu gördüğün, hiç bilmediğin bende ki ölümdür.
Şu gördüğün hiç göremediğin sevdamdır.
“Yangın kadar soğuk, buz kadar sıcaktı ellerin,
Temmuz da donan, şubatta yanan, şu kalbime”
HARUN İNAN
20 11 2010