3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2238
Okunma

Bir kâşaneyi sarsa hanımeli sarmaşık,
burada benim mahzun fakirhanem yıkılır,
en temiz duygularım nasıl oldu karmaşık?
bir gün gurur duyulan sevgiden de bıkılır.
Bıktımsa bu sevgiden, mesulü sen değilsin,
tüm vebali üstüme alırım itirafla.
Yaslandığım direkler hangi yöne eğilsin,
Herc-merc olur mu senin yaslandığın tarafla?
Doğuşta kimliğini seçemezmiş bebekler,
hüviyetim rahatsız etmez çok şükür beni,
bir buğday tanesinde inleyince dibekler,
düşer dilimden tellal: Özledim cazibeni!..
Sevdaya etnik isim kimin aklına geldi,
üçüncü şahısların ahıyla mı vurulduk?
Kaybetme tecrübesi bana depremdi, seldi,
afetin kucağında yattık, kalkdık, kurulduk.
Şen bülbülün gülüne naat etmesi gibi
Öyle tutkundum sana, sanma ki azca sevdim;
Burunlarda özlenen aşkın tütmesi gibi
ben seni sabah türkce, akşam da lazca sevdim.
Anlatmaya çalıştım lisan-ı aczim ile,
Karşında köle gibi durduğumda tınmadın,
En zalim gecelerin karanlığında bile
bahtiyarım, çünkü sen benim gibi yanmadın...
Aydın Bayrakdar, 25. 11. 2010
belki korkulu düşlere edebi-yattık ama
hadi sen de kabul et sevgilim
biz çoğul zamanlarda hep edepsiz yattık (Ayşegül Güncan)
5.0
100% (5)