Okuduğunuz
şiir
18.11.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Nâr-ı beyzâ
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
Yorgun bitâp ve harap Sina çölüne düştüm Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
Makberî– Ahmet Akkoyun………..15/11/2010…………….22:30………İst
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
Ahmet Hocam, Hece'de anlamı yakalamak ayrı bir hünerdir, güne yakışan dizeler. Tebriklerimle, şiirle...
Mecazi aşkın kıskacından kurtulup ilahi aşkın sırlarına ermekle nasiplenelim inşallah.Güne gelen şiiriniz vesilesiyle tebrik ederim Ahmet Ağabey.Sizin ve ailenizin bayramını kutlarım.Nİce hayırlara vesile olmasını dilerim.Saygımla...
Tebrik ederim üstadım. Çok güzel bir şiir okudum sayenizde. Günün seçkisi olmayı hak eden bir şiir. Gönlünüzden gelen kelamlarınız hiç susmasın. sevgilerimle.
Bilinen bilindiği gibi anlatılsaydı ona şiir denir miydi? Şiirin farkı burdan gelir.. sözcüklere öyle anlam yüklenir ki okuyanın gönlünde şiir tadı oluştuabilsin... Eğer öyle olmasaydı falım sakızlarında çıkan sözler en güzel şiirler sayılırdı... Ve biz iyi biliriz ki makberi şiirde ustadır... Bir kelimeyi kullanıyorsa muhakkak görünenin dışında derin bir anlamı vardır..Önemli olan bu anlamı bu tadı yakalayabilmek... O yüzden ''usta'' kelimesi çok yakışyor bu kaleme...
Var olasın usta.. Yine gönlümüzde şiir tadı oluşturdu usta kalemin.... Bayram hediyesi bu güzel eserini aldık ekledik yüreğimize...
Yüreğinize sağlık muhterem şair,ilim ve irfan kokan ve sanat şahaseri eserinizi okudum. tebrikler.Bayramınızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını dilerim. selam ve dua ile...
Sevgili ağa can... yine güne yakışan derin mana ile bezeli gönül sesini ve yazan kalemini tebrik ediyorum. bu vesile ilede hayırlı bayramlar dilerim. saygı ve selam ile...
şairin de şiirinde yüz akı asaletine yakışır bir şiir okuyupda mest olmamak için ya taş kalpli yada şiir zevkinden yoksun olmak lazım ayakta alkışlıyorum bu vesile ile kurban bayramınızı en içten dualarımla kutlar kurbiyete vesile olmasını dilerim selamlarımla
Şiir 7+7’li hece ölçüsüyle yazılmış.. Çapraz kafiyelenmiş…
Mısra kuruluşlarında düşüklükler var…
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
( boşuna serenadım sana uzanmayacak… Uzanmayacak… sanırım ulaşmayacak anlamında…. İfade zayıf… Mezarda ot biter de….mezar taşında nasıl ot biter? )
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
(sana yanabilmek…sana kanabilmek uygun değil… Sevgili dedikçe yaramı uçurumdan uçuruma attılar… yara uçurumdan nasıl atılır? İhsanı cana bildim söyleyişi de uygun değil… “cana minnet bilmek” deyim… Mezada satmak? “Haraç mezat satmak” mı? Mezat nedir: Açık artırma ile satış. Açık artırma ile satış yapılan yer.)
Yorgun bitâp ve harap Sina çölünü düştüm Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
(yorgun,bitap ve harap.. yakın anlamlı… Sina çölünü düştüm ?!.. çölüne mi olacaktı acaba?.. Ferhat gibi su diye… ifade düşük… dağları deşmek..eşmek anlamında..kazımak…delmek… Dağları delince ufuklar kana..kızıla boyanıyor… boyansın bakalım…şairin bildiği vardır mutlaka…)
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
(Yar beni.. sanırım yâr olacak.. yoksa uçurum olur ki anlamı olmaz… Dondum dondum eridim.. sanırım sürekli olduğunu ifade etmek istemiş.. Ama “yazlara” sadece hece doldurmak için… “yaza ağıt yaktım” yeterliydi)
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
(ser-mesti sürûr… sarhoş sevincimsin…damarda can elçim… sefir acaba başka anlamda mı kullanıldı?)
Bu şiir üzerinde çalışma yapılmamış.. yazıldığı gibi yayınlanmış.. Şiir yazıldıktan sonra dinlenmeye bırakılmalı… En az 1-2 ay üzerinde çalışma yapılmalıdır.. Yoksa böyle hatalı ifadelerin olması kaçınılmaz…
Günün şiiri olmasından dolayı tebrik ederim. Saygılarımla..
Sayın Ahmet Akkoyun, Büyük emek harcanmış eleştirel bir yorumu "gelişigüzel laf kalabalığı" olarak tanımlamanızı, hayretle, üzüntüyle okudum. Eleştiriye Tahammülsüzlük... Niye? Neden özeleştiri yapmıyoruz? Eleştirinin olmadığı yerde sanattan söz edilebilir mi? * Mehmet Özdemir, Anadolu Lisesinde edebiyat öğretmeni. Ondan öğrenecek çok şeyimiz var. Osmanlıca'yı kim biliyor? Çocuklarımıza kim öğretiyor Türkçemizi, Dilin kurallarını... Bu kadar pervasızca değerlendirmeyelim eleştirel emekleri/yorumları... 'Ben yazdım/Oldu' mantığını terk edelim. Mecaz ve imgenin de bir karşılığı/anlamı olmalı yaşamda. Düş ülkemizde. Yanıtlarınızı okudum, teknik-dilbilgisi bağlamındaki eleştirilere sözünüz yok. Çünkü yerden göğe haklı Öğretmenimiz. * Günün Şiiri seçilen, çalışmalara "dokunulmazlık pâyesi" verilmiyor, sanırım. Yaldızlı sözlere karşılık, -nasılsa- cesaret edilip, nesnel bir karşı çıkış/eleştiri çabası görülse; acımasızca saldırı geliyor. Ya şairden ya da amigo üyelerden. Günün Şiiri'ni eleştirmek... Reklam amacıyla yapılıyormuş! Bu denli önyargılı olmayın. Gülünç bir saptama. ** 'Bir gruptan...' söz ediyorsunuz. Ne grubuymuş bu? Eyyamcı kalabalıktan uzak, söz'ün, Türkçenin (en başta Dilin kurallarını) erdemini, kıymetini savunan üç beş kişi vardır belki bu sitede. Birbirinden habersiz. Bu bir elin parmaklarını geçmeyen insanları da, hoyratça örseleyerek, siteden soğuttunuz. Aykırı bir ses, nefes olmasın...
Şiir ciddi bir iştir. " Körler sağırlar / Birbirini ağırlar" eğlencesi değil.
Akademik bilgiye, birikime saygınız olsun biraz. El yordamı ile yürümek yeterli değil.
Şiiraltındaki iki satırlık tümcelerde bile üç beş yazım yanlışı, insana pes dedirtiyor. Kimse rahatsız değil mi bundan? Türkçeyi bilmeyen (Dilin kurallarından habersiz) bir insanın edebi bir eser yazması olası mı?
Ülkede ayda yaklaşık yüz tane edebiyat dergisi yayımlanmakta. Bu dergilerden kaç kişinin haberi var? İzleyen var mı, yararlanan? Ne yazık ki Yüzde bir oranında belki. Dergi okumayan, ustaları okumayan binlerce insan. Sanalın kocaman delikli kalburundan hiçbir denetime/elemeye uğramadan, üstümüze akmakta şiirimsiler, şekerleme dörtlükleri, ucuz manzumeler... Ne diyelim?
Ciddiye alsa idim belki bu geçerli olabilirdi ciddiye alınacak bir yorum olarak görmedim tekraren yazmayın polemiğe kapalıyım dedim koşa koşa laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz.Şu var ki dil konusunda sizden alacağım hiçbir şey yok bunu bu sitede olan herkes bilir ve Türkçe’yi sizden daha fazla ihtimamla koruduğumu da.Sizin bilginiz size kalsın benimkisi bana.Yorumunuzu açık bırakmam gelişigüzel laf kalabalığını sayfama eklemeniz için değil, sayfa bana aittir şiir de.
Dişe dokunan tek bir kelime bile yoktu yorumunuzun içinde, bu kadar şiirin içinde güne gelen şiirde lafazanlık yapmak pek iyi niyetle bağdaşır değil. Olsa olsa dikkat çekmeye yönelik olur.
Bunu kendi sayfanızda yapın benim sayfamda değil, sayfam reklam panosu değil. Kısaca devam edecek olursanız sizi yasaklamaktan imtina edecek de değilim.Şiiri sizin anlayışınıza göre tanzim gibi bir derdim de yok eğer öyle olsa idi Makberî diye bir şey olmazdı.
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
( boşuna serenadım sana uzanmayacak… Uzanmayacak… sanırım ulaşmayacak anlamında…. İfade zayıf… Mezarda ot biter de….mezar taşında nasıl ot biter? )
DEDİM Kİ (( uzanmak başka ulaşmak başka benim kelimelerimi siz aklınıza estiği gibi yönlendirmeye çalışmayın ben yazdığımı bilirim mezar taşında ot nasıl bitmiyor anlamadım şiir dili ile isterseniz camda bile ot biter onun orada kullanıldığı mâ’nâ farklı okuyanların çoğu anlamışken bunu sizin anlamamış olmanız garip ya da bir açık buldum fikrine kapıldınız bilemem bunun nedeni daha önce yazılan yazılar olmasın nedenini biliyorum aslında ama polemiğe kapalıyım detaya girmiyeceğim sözüm sadece şu bu yazılar sadece günün şiirinde polemik yapmak niyetli masumane değil zira temelsiz)))
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
(sana yanabilmek…sana kanabilmek uygun değil… Sevgili dedikçe yaramı uçurumdan uçuruma attılar… yara uçurumdan nasıl atılır? İhsanı cana bildim söyleyişi de uygun değil… “cana minnet bilmek” deyim… Mezada satmak? “Haraç mezat satmak” mı? Mezat nedir: Açık artırma ile satış. Açık artırma ile satış yapılan yer.)
Yorgun bitâp ve harap Sina çölünü düştüm (( tek doğru ifade burada sehven e harfi yerine klavye azizliğinden ü gelmiş(çölüne olacak o kelime ) bunu zaten şiire vakıf her insan klavyeden olduğunu bilir Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
(yorgun,bitap ve harap.. yakın anlamlı… Sina çölünü düştüm ?!.. çölüne mi olacaktı acaba?.. Ferhat gibi su diye… ifade düşük… dağları deşmek..eşmek anlamında..kazımak…delmek… Dağları delince ufuklar kana..kızıla boyanıyor… boyansın bakalım…şairin bildiği vardır mutlaka…)
DEDİM Kİ((( Evet sizler kadar bilmediğimiz bir vakıa kan kızıla boyandı şafaklarım derken anlayabildiğiniz tek mâ’nâ dağı eşerken ümitlerin boşa çıkması değil niye toprak çıkm-aması ee elinize bir kazma alın sahiden çıkın dağlara direk toprak kazın o zaman şiire ne gerek hatta belli mi olur beklide böyle bir şey yazarsınız
Elimde kazmayla çıktım ovaya Yere vuruyorken ayağım kaydı Nefesim tıkandı düştüm oraya Gözüm gündüz vakti yıldızı saydı)))böyle şiirler yazabilirsiniz tercih sizin tabii..
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
(Yar beni.. sanırım yâr olacak.. yoksa uçurum olur ki anlamı olmaz… Dondum dondum eridim.. sanırım sürekli olduğunu ifade etmek istemiş.. Ama “yazlara” sadece hece doldurmak için… “yaza ağıt yaktım” yeterliydi)
DEDİM Kİ(( yar ile yâr ayrı kelimelerdir insanı yarın anlaması yoksa size yarla konuşup dost olmayı mı hatırlatıyor maalesef yar yani uçurum konuşmayı bilmiyor ben ister yarla konuşurum ister gökle bu benim tercihim gün olur taş masayıda konuştururum ama o da aslında dilsiz nasıl olacak bu siz beşere yazmaya devam edin yine ben bildiklerime ayrıca yaz ile yazlar ayrıdır bilesiniz biri sadece bir yazı diğeri çoğul bütün yazları ifade eder bunları bile ayıramaz bir halde olmak olsa olsa başka bir niyet olu r))
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
DEDİM Kİ (( girer isem demek yoksa Türkçe’den çıkarıldı da benim mi haberim yok buraya afaki ifadeleri özene bözene yazmışsınız girersem ile girer isem kelime olarak aynı gibi görünse de vurguda mâ’nâ farklıdır bunu da mı bilmiyorsunuz?))
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
(ser-mesti sürûr… sarhoş sevincimsin…damarda can elçim… sefir acaba başka anlamda mı kullanıldı?)
DEDİM Kİ ((elçim illa papyon gravatlı monşer olarak mı kullanılmalı yoksa her kelimeye yüklenen ifadenin mâ’nâsı ayrıdır)))
((( şiiri siz yazdığınız zaman istediğiniz mâ‘nâyı yükleyebilirsiniz ama ama yazan ben isem bakkal manav dili ile şiir yazamam siz yazın 3-5 ay dinlendirin sonrada şiir yazdım dersiniz şiirin nadası olur mu içinizde ya vardır ya yoktur ))…
Bu şiir üzerinde çalışma yapılmamış.. yazıldığı gibi yayınlanmış.. Şiir yazıldıktan sonra dinlenmeye bırakılmalı… En az 1-2 ay üzerinde çalışma yapılmalıdır.. Yoksa böyle hatalı ifadelerin olması kaçınılmaz…
Günün şiiri olmasından dolayı tebrik ederim. Saygılarımla..
(umarım silinmez)
Bayramınız kutlu olsun… Dedim ki (( Sizlerinde bayramı mubarek olsun ama içi bir yorum bu sadece her satıra ayrı bir handikap bunu siz de okuyanlarda bilir dişe dokunur tek ifade yok sadece iş olsun belki bir açık yakalarız niyeti ile bir grubun beyhude çabalayışı gibi haksız mıyım.Tekraren yazmanıza gerek yok niyet anlaşılmıştır selametle))
Sayın Ahmet Akkoyun, Büyük emek harcanmış eleştirel bir yorumu "gelişigüzel laf kalabalığı" olarak tanımlamanızı, hayretle, üzüntüyle okudum. Eleştiriye Tahammülsüzlük... Niye? Neden özeleştiri yapmıyoruz? Eleştirinin olmadığı yerde sanattan söz edilebilir mi? * Mehmet Özdemir, Anadolu Lisesinde edebiyat öğretmeni. Ondan öğrenecek çok şeyimiz var. Osmanlıca'yı kim biliyor? Çocuklarımıza kim öğretiyor Türkçemizi, Dilin kurallarını... Bu kadar pervasızca değerlendirmeyelim eleştirel emekleri/yorumları... 'Ben yazdım/Oldu' mantığını terk edelim. Mecaz ve imgenin de bir karşılığı/anlamı olmalı yaşamda. Düş ülkemizde. Yanıtlarınızı okudum, teknik-dilbilgisi bağlamındaki eleştirilere sözünüz yok. Çünkü yerden göğe haklı Öğretmenimiz. * Günün Şiiri seçilen, çalışmalara "dokunulmazlık pâyesi" verilmiyor, sanırım. Yaldızlı sözlere karşılık, -nasılsa- cesaret edilip, nesnel bir karşı çıkış/eleştiri çabası görülse; acımasızca saldırı geliyor. Ya şairden ya da amigo üyelerden. Günün Şiiri'ni eleştirmek... Reklam amacıyla yapılıyormuş! Bu denli önyargılı olmayın. Gülünç bir saptama. ** 'Bir gruptan...' söz ediyorsunuz. Ne grubuymuş bu? Eyyamcı kalabalıktan uzak, söz'ün, Türkçenin (en başta Dilin kurallarını) erdemini, kıymetini savunan üç beş kişi vardır belki bu sitede. Birbirinden habersiz. Bu bir elin parmaklarını geçmeyen insanları da, hoyratça örseleyerek, siteden soğuttunuz. Aykırı bir ses, nefes olmasın...
Şiir ciddi bir iştir. " Körler sağırlar / Birbirini ağırlar" eğlencesi değil.
Akademik bilgiye, birikime saygınız olsun biraz. El yordamı ile yürümek yeterli değil.
Şiiraltındaki iki satırlık tümcelerde bile üç beş yazım yanlışı, insana pes dedirtiyor. Kimse rahatsız değil mi bundan? Türkçeyi bilmeyen (Dilin kurallarından habersiz) bir insanın edebi bir eser yazması olası mı?
Ülkede ayda yaklaşık yüz tane edebiyat dergisi yayımlanmakta. Bu dergilerden kaç kişinin haberi var? İzleyen var mı, yararlanan? Ne yazık ki Yüzde bir oranında belki. Dergi okumayan, ustaları okumayan binlerce insan. Sanalın kocaman delikli kalburundan hiçbir denetime/elemeye uğramadan, üstümüze akmakta şiirimsiler, şekerleme dörtlükleri, ucuz manzumeler... Ne diyelim?
Ciddiye alsa idim belki bu geçerli olabilirdi ciddiye alınacak bir yorum olarak görmedim tekraren yazmayın polemiğe kapalıyım dedim koşa koşa laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz.Şu var ki dil konusunda sizden alacağım hiçbir şey yok bunu bu sitede olan herkes bilir ve Türkçe’yi sizden daha fazla ihtimamla koruduğumu da.Sizin bilginiz size kalsın benimkisi bana.Yorumunuzu açık bırakmam gelişigüzel laf kalabalığını sayfama eklemeniz için değil, sayfa bana aittir şiir de.
Dişe dokunan tek bir kelime bile yoktu yorumunuzun içinde, bu kadar şiirin içinde güne gelen şiirde lafazanlık yapmak pek iyi niyetle bağdaşır değil. Olsa olsa dikkat çekmeye yönelik olur.
Bunu kendi sayfanızda yapın benim sayfamda değil, sayfam reklam panosu değil. Kısaca devam edecek olursanız sizi yasaklamaktan imtina edecek de değilim.Şiiri sizin anlayışınıza göre tanzim gibi bir derdim de yok eğer öyle olsa idi Makberî diye bir şey olmazdı.
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
( boşuna serenadım sana uzanmayacak… Uzanmayacak… sanırım ulaşmayacak anlamında…. İfade zayıf… Mezarda ot biter de….mezar taşında nasıl ot biter? )
DEDİM Kİ (( uzanmak başka ulaşmak başka benim kelimelerimi siz aklınıza estiği gibi yönlendirmeye çalışmayın ben yazdığımı bilirim mezar taşında ot nasıl bitmiyor anlamadım şiir dili ile isterseniz camda bile ot biter onun orada kullanıldığı mâ’nâ farklı okuyanların çoğu anlamışken bunu sizin anlamamış olmanız garip ya da bir açık buldum fikrine kapıldınız bilemem bunun nedeni daha önce yazılan yazılar olmasın nedenini biliyorum aslında ama polemiğe kapalıyım detaya girmiyeceğim sözüm sadece şu bu yazılar sadece günün şiirinde polemik yapmak niyetli masumane değil zira temelsiz)))
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
(sana yanabilmek…sana kanabilmek uygun değil… Sevgili dedikçe yaramı uçurumdan uçuruma attılar… yara uçurumdan nasıl atılır? İhsanı cana bildim söyleyişi de uygun değil… “cana minnet bilmek” deyim… Mezada satmak? “Haraç mezat satmak” mı? Mezat nedir: Açık artırma ile satış. Açık artırma ile satış yapılan yer.)
Yorgun bitâp ve harap Sina çölünü düştüm (( tek doğru ifade burada sehven e harfi yerine klavye azizliğinden ü gelmiş(çölüne olacak o kelime ) bunu zaten şiire vakıf her insan klavyeden olduğunu bilir Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
(yorgun,bitap ve harap.. yakın anlamlı… Sina çölünü düştüm ?!.. çölüne mi olacaktı acaba?.. Ferhat gibi su diye… ifade düşük… dağları deşmek..eşmek anlamında..kazımak…delmek… Dağları delince ufuklar kana..kızıla boyanıyor… boyansın bakalım…şairin bildiği vardır mutlaka…)
DEDİM Kİ((( Evet sizler kadar bilmediğimiz bir vakıa kan kızıla boyandı şafaklarım derken anlayabildiğiniz tek mâ’nâ dağı eşerken ümitlerin boşa çıkması değil niye toprak çıkm-aması ee elinize bir kazma alın sahiden çıkın dağlara direk toprak kazın o zaman şiire ne gerek hatta belli mi olur beklide böyle bir şey yazarsınız
Elimde kazmayla çıktım ovaya Yere vuruyorken ayağım kaydı Nefesim tıkandı düştüm oraya Gözüm gündüz vakti yıldızı saydı)))böyle şiirler yazabilirsiniz tercih sizin tabii..
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
(Yar beni.. sanırım yâr olacak.. yoksa uçurum olur ki anlamı olmaz… Dondum dondum eridim.. sanırım sürekli olduğunu ifade etmek istemiş.. Ama “yazlara” sadece hece doldurmak için… “yaza ağıt yaktım” yeterliydi)
DEDİM Kİ(( yar ile yâr ayrı kelimelerdir insanı yarın anlaması yoksa size yarla konuşup dost olmayı mı hatırlatıyor maalesef yar yani uçurum konuşmayı bilmiyor ben ister yarla konuşurum ister gökle bu benim tercihim gün olur taş masayıda konuştururum ama o da aslında dilsiz nasıl olacak bu siz beşere yazmaya devam edin yine ben bildiklerime ayrıca yaz ile yazlar ayrıdır bilesiniz biri sadece bir yazı diğeri çoğul bütün yazları ifade eder bunları bile ayıramaz bir halde olmak olsa olsa başka bir niyet olu r))
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
DEDİM Kİ (( girer isem demek yoksa Türkçe’den çıkarıldı da benim mi haberim yok buraya afaki ifadeleri özene bözene yazmışsınız girersem ile girer isem kelime olarak aynı gibi görünse de vurguda mâ’nâ farklıdır bunu da mı bilmiyorsunuz?))
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
(ser-mesti sürûr… sarhoş sevincimsin…damarda can elçim… sefir acaba başka anlamda mı kullanıldı?)
DEDİM Kİ ((elçim illa papyon gravatlı monşer olarak mı kullanılmalı yoksa her kelimeye yüklenen ifadenin mâ’nâsı ayrıdır)))
((( şiiri siz yazdığınız zaman istediğiniz mâ‘nâyı yükleyebilirsiniz ama ama yazan ben isem bakkal manav dili ile şiir yazamam siz yazın 3-5 ay dinlendirin sonrada şiir yazdım dersiniz şiirin nadası olur mu içinizde ya vardır ya yoktur ))…
Bu şiir üzerinde çalışma yapılmamış.. yazıldığı gibi yayınlanmış.. Şiir yazıldıktan sonra dinlenmeye bırakılmalı… En az 1-2 ay üzerinde çalışma yapılmalıdır.. Yoksa böyle hatalı ifadelerin olması kaçınılmaz…
Günün şiiri olmasından dolayı tebrik ederim. Saygılarımla..
(umarım silinmez)
Bayramınız kutlu olsun… Dedim ki (( Sizlerinde bayramı mubarek olsun ama içi bir yorum bu sadece her satıra ayrı bir handikap bunu siz de okuyanlarda bilir dişe dokunur tek ifade yok sadece iş olsun belki bir açık yakalarız niyeti ile bir grubun beyhude çabalayışı gibi haksız mıyım.Tekraren yazmanıza gerek yok niyet anlaşılmıştır selametle))
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
Yorgun bitâp ve harap Sina çölünü düştüm Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
Makberî– Ahmet Akkoyun………..15/11/2010…………….22:30………İst
Nâr-ı beyzâ: Akkor, beyaz ateş
Ne çok özlemişim hocam şiirlerini ellerine yüreğine sağlık selam ve dualarımla
en erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
evet çokgüzeldi sustum şiir konuşmuş ustacaydı saygımla hayırlı bayramlar
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
Yorgun bitâp ve harap Sina çölünü düştüm Nil Nehrine takıldı kaçarken ayaklarım Ferhat gibi su diye vurup dağları deştim Kan kızıla boyandı efsûni şafaklarım
Ne sen beni anladın ne anladı yar beni Her dikenin saçına mavi türküler taktım Bahar düşmanı bildi dostu saydı kar beni Dondum dondum eridim yazlara ağıt yaktım
Sen erguvan dağların seslediği kelebek Ben Endülüs artığı yelkeni kırık gemi Nice dertler taşıdım sırtımda öbek öbek Rüyana girer isem beni bırakma emi
Söylenmemiş sözümsün yazılmamış şiirim Sana nasıl anlatsam dilimde pranga var Ser-mesti sürûrumsun damarda can sefirim Makberî’nin bahtına fısıldayan ey dil-dâr
Şiir tadında şir okumak sayfandan üsdad ayrı bir haz ve güzellik.Alkışlarım yüreğinedir can .Kutlarım dot kalemi...
Beyhude serenâdım sana uzanmayacak Sır kabımda saklanan ismin yanı başımda Belki bir gün gözlerim dalıp uyanmayacak Hoyrat otlar bitecek sensiz mezar taşımda
Ne sana yanabildim ne sana kanabildim Yâr dedikçe yaramı yardan yara attılar Nâr-ı beyzâ gibiydin ihsânı cana bildim En sonunda Kufe’ye bir mezâda sattılar
Hocam ben size yotum yapmak haddinde değilim.Bayramınız Bayram ola selam ve dualarımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.