4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
893
Okunma

Derviş postunda
Öylesine haz duyarak
söylüyordu ki tesbihi.
Sonra,
Birden irkildi;
Yakasından tutan melek
Gözlerine,
Çakmak çakmak bakarak
Kendine gel,
Nasıl da kendinden geçmişsin
Nedir bu yaptığın
Haz içine işlemiş
Yer yetmemiş gökyüzünü kendine pay etmişsin.
Kalktı yerinden.
Eylemsizlik döküldü her bir adımda.
İçi boş kelimelerdi diline doladığı
Sade dilinden düşen
Kalbine düşmeyen
Kelimeler...
Şimdiye kadar hiç bu kadar
Can sıkıcı değildi,
Hiç kalbi böyle kavrulmamıştı;
Sakin bir teslimiyet içinde
Bildik bir nakarattı söylediği.
Hep aynı yerde
Değişmeden
Değiştirmeden hiçbir şeyi
Olduğu gibi...
Ham toprak nasıl durur ya
Yeşilsiz, ekinsiz, çorak bir toprak
Öyleydi derviş
İlk geldiği su gibi
Saf, işlenmemiş toprak gibi sade...
Çıkardı üstünde ne varsa
Boyununda bir kolye diye taşıdığı tasmayı
Bileklerindeki künye bildiği kelepçeleri
Birbir çıkardı.
Nefsani tapınmalar
Allah ile arasına koyduğu aracılar,
Kopardı hurafe zincirlerini
Hürdü
Bir Allah’a teslim olmak için yürüdü.
Sokağa, çarşıya çıktı.
En kuytu yollardan geçti.
Sarhoşun biri yere yıkılmış,
Vardı yanına;
Tuttu kolundan gözlerine baktı ki
Kendi ordaydı.
Kaç yıl sarhoş geçmiş
Canlıyken, ölü yaşamış.
Tuttu kalbinden
Ruhunu kaldırdı
O sağır, körlükten uyanan ruhunu.
Ayrılırken,
Boş gözlerle bakan adamda
Artık capcanlı, bir ruhla uyandı.
Her insan
Kendi gibiydi.
Nasılda yanılmışım
Şeytana kanmak bu olsa.
Aklını kandırmak
Uzun bir zaman
Hiç düşünmeden haz aldığın
Bir şeyi ezberleyip
Tekrar tekrar söylemek değil
Bilmeden muradı ilahiyi,
Kur’anı bilmeden
İbadet ettiğin gerçekte
Allah değil,
Esas teslim olduğum hazmış.
Yöneldim Allah’ım
Ben artık Senleyim.
(Ekim 2010 İstanbul)
5.0
100% (5)