3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1058
Okunma

isterdim aslında, göğün kuşağını çözmek ellerimle
ervahına sığdırıp tüm taksiratlarımı yollamak
bakire gidişinin
şeytan arabasına bindirdiği olmayacak düşlerimi
kucaklayıp eylül hazanlarının yapraklarını
koparıp tüm tırnaklarını
asmak,kuzeye çalan bir tepenin en yamacına
içinde kimse yok farazi çamaşırlarımı
boş,fenersiz şimdi kırılmış ışıkları
gözlerim ,biri kaybetmiş arıyor diğerini!
iki gözümsün desem yine bakar mısın eskisi gibi?
yamaçlarına kar yağmış kırsı saçlar
göçmen kuşlara yuva şimdi boş bağırışlar
bir mevsim değil bir gün bile yeter
fersiz bakışların ardından boş çağrılar
nemli sodyum kokusu dolmuş odam
yas/tık yüzüm ıslak
uykulu sayıklama zamanında envai ervahım..
kahretsin tanımıyor seni, hiç bir nalet falcı!
çağırma seanslarımın baş aktristi, baş tacı
ruhumsun desem ve seslensem yine doldurur musun fincanımı?
sin ıslığı kadar acıklı bir ır’sın şimdi dilimde
mevlevi ayini kadar kendini kaybetmiş aklım
muhayyilemi de götürmüşsün peşinde bedenimle
şimdi bir ceset kadar boş ve yalnızım
bir sarhoş kadar isyana mail ve küffar
aşk kadar hazin bir ritüelde hüzzamsın
özledim desem inanır mısın?
ciğerimden kopan ar/sız bir şarkıdasın
’yokluğunda çok kitap okudum ağladım’
üç kuruşluk ciğere
beş paralık kediyim şimdi
gayri ,utanmaz türkülere saldım ağıdımı
sus/ar/ım!
utan/ır/ım!
kendi alfabemden kendi sesimle okumaya boşluğunu
kurudu karanfiller, sustu kitabımın soluğu!
k/ayıp etmişim işte desem
karanlık gecelerde nefesinin aydınlık kokusunu
bilirsin
hem gizli öznesiydin ruhumun
hem aşikar tüm cümlelerimin birinci kordonu
ışığımsın desem, yine fenerime nefes olur musun?
susmayın türkülerim...
utanmayın!
siz de şarkılarım...
sustum ben
bari,sizler susmayın
alın beni de aranıza
bu ,yenine sığmayan utangaçlığımla
sığınayım aranıza belki duyulurum!
/ ancak üçyüzaltmışdört desibel bağırabiliyorum /
...
... ama
... sen
...
’’yeter ki gel bana, senede bir gün’’
ToprağınSesi
5.0
100% (2)