50
Yorum
2
Beğeni
4,9
Puan
1447
Okunma

ömür sayfalarımda demlenir şu hayatım
matemine yas tutarım zamansız anıların
bekaretini yitirmiş acımasızlığında zamanın
kör kuyulara atılmış yusuf gibiyim ömrüm
günahlarım sevaplarım diyerek geçip giden
a nın gölgesin de bir hasret tüter burnumda
her nefesimde dem dem vurur sol yanımda
ömür sayfalarımda demlenir hayat her dem
gül kokularınla yıkanmış bahara yalnız tarafım
bir çok gemi geçmiş şu deyanın üzerinden
bir azgın kısrağın çiftesine vurulan gönüller
o büyüyen hasretin gölgesinde her dem
boşluğun içine sızmış cesaretimden yollar
karanlığa uzayan hasrete sızlayan sonlar
her mevsim yaşanan hazanın ortasında
demlenir dururum ömrüme her dem
eğrisi olmayan yolun sonundaki aşk’a ömür
bir zeytin dalında uzanan sevdalara aklım
ziyadesinden öteye geçmeyen ömürümden
kopan zamanla demlenirim dem ve dem
kim bilir ki kömür karası zindanlara atılmış
durmaksızın inleyen o figân dolu nameleri
basireti kesilmişcesine vicdansız muhabet
demler dururum dem dem gönül esaretime
zafer çığlıkları içinde bağırsan da nafile bugün
kime kalacak ki anıların örtülecek toprağa
bir nefese ne ömürler sığdırmaya uğraşında
demlenir dururum boşa hebâ olan her anıma
bir hayat kahvesinin sevdalar ocağına girmiş
bahanesi kalmayan tükettiğin sohbet nefesin
nidalara aldırmadan küllenmiş ateşine düşmüş
yanarım yangınlara nefeslenirim her dem
5.0
97% (36)
2.0
3% (1)