16
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2893
Okunma

*Dut Ağacı
Bir dut ağacımız vardı, evimizin önünde
Ne umutlarla dikilmiş, benim doğum günümde..
İki katlı evimizin tam önünü süslerdi,
Azgın rüzgârlara karşı kendini göğüslerdi.
Boyu boyundaydı evin, gövdesi ve dalları
Topraktaydı ayakları, havadaydı kolları.
Sihirli fasulye gibi ne çabuk uzuyordu?
Ben dibinde kaldım dutun, o gökte geziyordu.
Dutu bahçeye sığmazdı, sokaklara taşardı
O mücessem dut ağacı insan gibi yaşardı.
Gözlerinden yaşlar döker çocuk gibi ağlardı
Dökülürken yaprakları ciğerimi dağlardı.
Rüzgârlar eğdikçe onu inim inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi;
Dut ağacı, dut ağacı
Ağlıyorsun bu ne acı?
Gölgende hep ana,bacı
Bir ömür yatmadı mı? ..
Ne ulu bir ağaçtı o, avlumuza çakılmış
Sulanmış, çapalanmış, çocuk gibi bakılmış.
Almış ta başını gitmiş, sanki göğe değecek..
Mümkün mü rüzgârdan gayrı dallarını eğecek! ..
Kırıldı mı bir tek dalı, kırılır elim kolum! ..
Mutlaka su verirdim ne zaman düş se yolum.
Uzanır yapraklarıyla sıvazlardı yüzümü,
Tıpkı insana benzerdi yaşartırdı gözümü.
Ne vefakâr bir ağaçtı, ana gibi yâr gibi
Salınıp vurdukça cama, bir mekân arar gibi.
Rüzgârlar eğdikçe onu, inim inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi;
Dut ağacı, dut ağacı
İnliyorsun bu ne acı?
Meyveni hep ana, bacı
Yiyip te tatmadı mı?
Yarım asırdır ayakta yorulmadan duruyor
Arada bir çırpınarak duvarlara vuruyor..
Soğuklar çok donduruyor, sıcaklar kavuruyor
Sonbaharın rüzgârları, yaprağın savuruyor.
Ne kıştan korkusu onun, ne sıcaklardan bîzar,
Oldukça dut dökülüyor yerlere azar azar..
Uzun yıllar çoluk çocuk, doyurdu bizi duta
Konu, komşu, gelen geçen, hırsıza ve hayduta...
İkram etti kıskanmadan şıralı dutlarını
Ünü aşmıştı artık evin hudutlarını.
Ele baktı, güne baktı, yorulmadı bıkmadı,
İhmâlden başkası onun gövdesini yıkmadı.
Oydular da bedenini, duttan yaptılar bir ut
Köklerinden fışkıranlar yeni dutlara umut...
Oyulurken geniş beli, inim inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi;
Dut ağacı, dut ağacı
İnliyorsun bu ne acı?
Meyveni hep ana bacı
Pazarda satmadı mı?
Filiz verdi, yaprak verdi, gölge verdi, dut verdi.
Vefâkâr bir ana gibi, hep vermeyi severdi...
Şimdi mutlumudur bilmem, elden ele geziyor
Dokundukça mızrap ile sîneleri eziyor...
Antalya-2002
Halil Şakir Taşçıoğlu
"BİZİM ELLER" şiir kitabımdan alınmıştır.
5.0
100% (7)