32
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2630
Okunma

Donmuş bir vücuttu; öylece taşlar da yatan, upuzun
Elinde, bir tek somun
Çöküntülü bir bedenle, yıkılıp da uzanarak kalakalmış
Gözlerinde, binlerce yaşanmış hüzün
Hayatın dertleri, deryalarca kanını kusturmuş
Boğmuş yüreğini, kahırlarını sunmuş
İçinde patlamış
Ve susturulmuş
Son durağı demekmiş, bu kara taşlı kaldırım
Yaşadığı ve yaşam istediklerinden geri kalan
Ne gelen var, ne soran
Geride bırakmamış, arayıp ağlayacak istemi
Sanki; Dünyadan sessizce süzülen bir gemi
Nerde cebinden çıkan, o resimde ki?
Nerde boşa biten, hayatın son demi?
Sende bir gün düşersin, belki
Değil mi?
Gelmiş
Yaşadığını ve yaşamım da var sanmış
Koşmuş
Sevip sevildiğince, yakılmış aldanmış
Yıkılmış
Tüm o boşa geçmiş şaşaalı hayatından
Elinde yiyemediği son serveti, tek bir somunu kalmış
O bile nasip olmamış
Avuç içleriyle, sımsıkıca da yapışmış
Elleri gibi, oda kurumuş
Dediler ki;
Sımsıcak, sarılamamış
Ağlayıp, ağlatamamış
Taş gibi kalbinin, kaprisleri ve gururuyla
Ha bire boşluklarda, oyalanmış
Secdeye bile kapanamamış, ALLAH’ TAN bile nasibi yok
Sonu; pisliğe saplanan, kırık bir tek ok
Bir gün boyu, yorganı sadece tek bir gazete kağıdı
Üşümez mi acaba?
Elbiseleri, dopdolu yama
Her yanı, yırtık pırtık
Yüreği su almış bile, şişiyor artık
O kaldırımın üstünde, yatıp da son nasibini mi aldı?
Düşünce; çarpan başı da, akıllandı mı ki acaba?
Ne soruldu
Ne de arandı
Nasıl aransın ki
Nasıl da meraklı bakışlarla, sorulsun
Şu fakirliğin, elleri kurusun
Öylece yapayalnız, kaldırım üstü taşlarında kala kaldı
Hayal bir dünyanın yalanlarına, kanıp da aldanmıştı
Veya boşça oyalanmıştı
Her nedense, herhalde hepte aldatılmıştı
Acep yerde yatan bu gönül’ü?
Kimler içten yakmış, kimler göğsünde de sımsıcak yatmıştı?
(19.10.2010)AZAP...
5.0
100% (19)