4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1395
Okunma

Kanlakarışık yağmur yağıyor parçalı acılı gözlerimden
Yine de yetmiyor kurak yüreğimin çatlaklarını gidermeye
Sustuğun her yerde ya heyelana uğruyor yürek
Ya da çığ düşüyor sana varan tüm yolları kapatacak kadar büyük hasarlar bırakarak
Ve altından enkazına rastlanıyor sana mıhlanmış gözlerimin
Gözlerim, sensiz birer ölü güvercin...
Gidiyorsun ya
Hayatı yaşanılır kılan her şey akabinde takip ediyor seni
Köhne bir zamanın yalnızlığı siniyor yüzüme
Karanlık, en kara nöbetini tutuyor yüreğimin kapısında
Ben kendi fikrimin hapsine düşüyorm
Ve dilim buz tutmuş...
Ne maviyi mavi görüyorum sensiz ne de yeşili yeşil
Deniz ve gökyüzü uçsuz bucaksız bir karanlıktan ibaret
Baharın da farkı yok diğer mevsimlerden
Suskunluğunun kara örtüsüyle örülü her yer
Ve sustuğun her yerde yalnızlığın tiz çığlığı kemiriyor kulaklarımı
Bu şehir tüm anlamlarını yitirip bir yas çadırına dönüşüyor şimdi...
Sensizliğin barut kokusu yayılıyor bedenime
Elim uzandıkça sonsuz bir boşlukta buluyor kendini
Ben yine de her kavşakta sana dönüyorum
Nafile
Benzi solmuş ayak izinden başka bir şeye rastlamıyor gözlerim
Yankısı yok sesinin ama çığlığı büyüyor sessizliğin...
Yoksun
Öylesine yoksun ki, dağılıyor her yanım
Öylesine yoksun ki, soğuyor tende kanım...
5.0
100% (4)