3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1109
Okunma
üfledi;
ağazlığının ağacına kadar yanmış izmaritini
düzelterek yarı eğri belini
terkederek at kokusu sinmiş
akasyanın dibini
yaşmağı açılmamış küfürler savurarak
döktü içini.......
sağlamdı han parası,kesede
tütünde öyle
ulan,bir de canı çay çekmiştiki
yazdıramazdı da,kahveci kel Himmet’e
tehirdeydi tren
on saat var daha eksprese.....
geçti önünden,camı perdeli kurşuni renkli vagonlar
tam kuşağında yazı var;international
çömeldi oracığa,
tükürdü zabit kaleme,yazdı tütün kağıdına
ne demekti,
soracaktı hocaya.....
üç trene daha kampana çaldı
aç karnının ziliyle beraber
gelmediler......
eşeğinin torbası doluydu,beli berk’ti ondan
yanına biri yanaştı usuldan
-emmi,ne dolanırsın buralarda ,akşamdan
-ben değil,noksan-ı çıkınımdır beni dolandıran....
bir sevkiyat geçti, durmadı istasyonda
Erzincan üzerine doğru
askerliği geldi hatırına;
sanki daha dün
Hacer Buluş,ne yanık söylerdi
kışlalar doldu,boşaldı bu gün.....
çığıtkanlığı tutarken,gün doğumuna serçelerin
homurtusu duyuldu,kızıl yarma’dan
beklenen trenin......
gelmediler.........
ben;kavlim’e kadim
sende;zulm-ü vefa
bu kadar ağırmıydın
bir kuşu kaldıran sema...................................Kasım
5.0
100% (2)