2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1354
Okunma

Üçün otuzunda parıldar durur ateş deryası
Kalkan misali göz kapaklarına
Artık durulma vaktidir ey çoşkun derya
İnceden güz çiselemektedir evimin camlarına
Şehvet uğurlanır
Buruk bir acı göğüste
Keyf-i cihana dur denir
Kulis vaktidir sana
Be hey iskele efendi
Kalmadı üryan delikanlı
İstersen unut şimdi
Şenlik sanki biraz geride kaldı
Biter tatili çurpanın levreğin
Ve sahneye çıkar
Gerdanlığı denizin boynuna takıp
Ekmeğini sudan yapan adamlar
Erik ve kiraz kardeşler
Bitip giderler otogara
Portakal ve oğlu mandalinayı
Almak için çukuru derin tabağa
Tek rekat ders çalışmamış
Nam-ı diğer öğrenci tayfa
Bellidir artık kalkış saati
Sen boşverme imtihanı sabah ola hayrola
Şakalar hep bir yana da
Mevsim saati hüznü vurmaktadır gerçekten
Bakır tokmağının kesif kokusu
Kalemin bam telinde kavrulmaktadır
Şaire dem olur hayat bulur
Döktüğü gibi yapraklarını yerlere
Akıtır mürekkebi kağıda can bulur
Kaçmak nafile
O yüreğinin kanayan yarasını
Eşer durur
Çok kelam manayı boğar
Az kelamın özü de aklı yakar
Vakit evinin en güzel manzarası
Gülümseten üzüntülerin zenginliğine bakar.
5.0
100% (1)