3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1155
Okunma
kuşluk vakti; her hokka’ya batan divitin çizdiği zaman
giden bilir tuz kervanlarında inhisar tuzlasına
bohçaların azıklara açıldığı dem
bir yudum suya yalvarmasına
iğde belinde biterken derman.....
çığırtkandır angut’lar,iki canlıyken gün’e şafak
titreyen bedenimde el dokumu aba
onların derdi yoldaşa,yakın göç zamanına
ekim sonu har’a kısmık
vücudum sıtmayla oynaşta.......
diğer seher’e varmak gaye,hökümet tek eline
elli okkadan fazlası yokmuş her birine
tuz bu;yufka arasına konulan
lokman’sız yaralara basılan
diyorlar;bu yıl umudumuz daha ziyade bıldır’dan.....
ilk mektep talebesiyim,vakitlerde yememişim öğün’ümü
cılızım,zayıfım dağlar uşağıyım
daha serçeler ötmeden dürterler böğürümü.....
tuz’a revan olan boran’lara güman eylemez
hesabı tutulmaz bunun cerb-i varılacak
hep bizemi vurur kara bulutlar tolusunu
ya birde,kırkgöz çayı dellenirse nolacak......
talimine gidiyor merkepler,karın tokluğuna emek
herkesin hesabı kuşağında
diz bağı çözülene;
tek atımlık domdom demek......
ne kapısı ne kilidi ulu meydanın
beynimde nal çivisi gibi çakılan an’ın
belinde kocaman lüverver hökümet adamının
pür dikkatiz,ne dedi ne diyecek
tuz bu;
kürtük tutmadan sarı çiçek yaylasını gidecek
..................................................................................Kasım
5.0
100% (1)