1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1064
Okunma

Topacım vardı benim eskiden,
misketlerim uçurtmam vardı.
Çamurlu pantolonum, yırtık çoraplarım
ve arkadaşlarım vardı benim,
küstüğüm Bodur Ali, Kabak Mustafa
Sarı ve diğerleri vardı neredeler şimdi?
Uçurtma zamanı değil mi?
Mahallemizde ki tarihi çeşmenin
önünden geçtim dün, durdum baktım
çeşmenin önünde bekleyen kadınlar vardı eskiden
ellerinde kovalar ellerinde küçük bidonlar
bir kap su alabilmek için sıraya girmiş kadınlardı bunlar.
Top oynayan çocuklar vardı, ip atlayan kızlar
ve ahşap pencerelerden bakan yaşlı kadınlar vardı
kapıları açık evlerin önünde oturmuş kadınlardı bunlar
Dillerinde sakız dilerinde her daim laflayan kadınlar.
Neredeler şimdi? yitip gittiler değil mi?
Geçmiş zamanın ortasında sulardan ürperir gibi
apışıp kalıyorum belki ama, eve geç geldiğim zamanlarda
babamın attığı fiskenin ıskaladığını farkendince,
güldüğüm anlarda buluyorum kendimi.
Ablamın sevgilisini sotadan bakarken görüyorum
ona küfür ettiğim zamanlarda buluyorum sevincimi.
Çocukluğumda buluyorum kendimi masum mutluluğumda
Evimizin bahçesinde ki üzüm asmasında,
kümesin yanında ki dut ağacında,
ve akşamları yazlık sinemada, mahalle maçlarında,
kağıtlara yazılan aşk mektuplarında buluyorum kendimi
Bir dönemin geçmiş zamanında buluyorum annemin gençliğini
yitip giden eskimiş sevgileri, neredeler şimdi diye sormadan
biliyorum, yitip gittiler değil mi?