4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2554
Okunma

’’Sessizliği severler yoksul yuvalarda. Biz de severiz sessizliği.
Bağırır ama çocuklar, kadınlar ağlar, bağırır erkekler, iğrenç bir
musiki bu. Hasat etmek isterken utanç veriyoruz yıldızlara
ne kara karışıklık, ne çürümüşlük, ne yıkım!
Çaya atalım bu kundak bezlerini, sokağa bu kadınları,
ekmeğimizi çöplüğe atalım, ateşe kendimizi, kendimizi ateşe!..’’
(paul eluard)
Sen
anlamını yitirmiş öykümsün
parçalanmış düşlerini kanla durulama
sen acılarımı paylaştığım kadın
kaçtığım yağmurlarda sığındığım saçak
riskli yolculuğum ve iflah olmaz trajedimsin!..
sen
türkülerim
ağıtlarım
yontulmamış düş kırıklığım!..
sen
bu maskeli baloda maskesini yitirmiş
sen, bütün suçlarımın itirafçısı
sen, umutlarımın kaçakçısı
sen
benim sevme suçum!..
marjinal yalnızlığım-
illegal sevdam
taş duvarlarım
tel örgülerim
sen
zor günlerimin sancılı yanı/
yarını yaratmanın sevinci en güç koşullarda
kavgalarımsın, yendiğim ya da yenildiğim!..
ölümle ilk tanışmam
ilk tutuklanışım
ilk sorgum
ilk duruşmam
ilk hapisliğim
ilk voltam
ilk özlemim, buram buram ve boğulurcasına!
sen tutuklu hüznüm
son sarhoşluğum
son korkum
ve son yanılgımsın!..
(Birdal ERDOĞMUŞ/2002/DİYARBAKIR)
5.0
100% (2)