1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1183
Okunma

sürekli bir yanılgı içindeydi
santranç tahtasında hep mat olan,yenilgiye ugrayan
ama yinede inatçı serüvenlere açıktı
vakit bulamadı
ince kırmızı hatların hesabını tutmaya
beklemeyemezdi ve geri dönemezdi
hayasızca geçti bütün ömrü
diama yalnız.........
hep yalnız........
bir zamanlar gözlerini açtıgı kent
ne zaman kopup gitmişti ki elinden ?
anımsanmıyor artık
kenar mahalledeki sevgililer
kuytu yerlerin buseleri
hani;
iliklerine kadar korkuya kapılan
birlikteligimizi taş kaldırımlara haykıran
o kız nerdeir şimdi?
senszilik bana haram diyen
o taze kız
şimdi......
hangi kentte saklanır?
inci siyahlı kız
o afeti devran beklermi halen
ipek yataklara sererek yaşamın anlamını
bir sondu her ayrılık
bir bitiş imzası taşırdı nede olsa
oysa.....
her başlangıç
bir ateşin başladıgı yerde idi
olmadı
vakti olmadı
bütün yaşamışların hesabını tutmaya
duramazdı ki
zaman dede zili çalınça
içindeki kıpırtıların
dudaklardaki öpüşlerin
kalp kırıklıgının
saklandıgı kentte!
belki birazda serüvenlere kapılmaktı amaç
hazırdı bütün büyük yolculuklara
ki:
her yeni ufuk çizgisi
yeni bir başlangıç
yeni bir aşk tı.....
hafızılarda kalan bütün silsileleri
bir kenti
bırakıp gidebilirdi apansızın
yeni yolculuklara
günün hangi saatinde olursa olsun
ama nedense
bir sihirli degnek lazımdı
bu degişkenliklere
unutulup gitsin diyen
bir kente
ne bir veda sözcügü
nede geriye dönüp bakan bir çift göze
ne zaman deniz aşırı yolculuklar yapsa
uınutmak isterdi bütün acıları
ve
ne zaman mekan tutmak istese
aklı takılrdı
hep aynı yataktaki sevişmelere
aynı raftaki kitaplara
aynı eşyaları kullanamaya
cepindeki zippodan bir kıvılcım
çakardı fiyakalı sigarasına
derdi ki:
uzun uzadıya yaşamalı insan...
ve
seytan cehennemine dönsede ömür
ona inat bir melek degiştirmeliydi
her/günü
sina çöllerinde dünyanın orta yerinde
ayak diplerinde kızgın kumlar
önünde kum tepeleri
tepesinde kızgın bir güneş
ugultularla boguşurken
yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
ve
her nasılsa
aşkınsevinçi dolardı yüregine
bu sinan’ın ortasında
cıkarıp atmak isterdi çoşkun bir ırmaga
artık ne kalmışsa
bir önceki kentten..........
pervazsızca yaşdı bütün kentleri
bütün büyük aşkları
ve her nasıla
baglanacak kadar kalmadı hiçbirinde
her kentin
acemiliginde......