6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1938
Okunma

-hiç görmediğim, ama;
geçmişte kalmasını umduğum… ve hâlâ süre gelen acımasız, anlamsız kardeş kıyımlarının, sıcak savaşın yaşandığı güzel yurdumun yoksunluklarla dolu coğrafyasında; vakur, mağrur, gizemli, hüzün dolu bir geline benzettiğim çukurca’ ya...-
ne uzun vadi
ne dillere destan zap...
ne yalçın kayalar
ne de
alabildiğine uzanan dağlar
ve köprübaşı
anlatabilir mi seni,
anlayabilir mi gizemini?
ben,
çukurca!
anlıyorum ama seni,
yanağında açılmadan solan buseni!
çukurca! yazgımız
onca
hüznümüz…
direndik ikimizde, iki dost gibi
sen de şarapnel korkusu,
bende sürü uykusu;
bitsin sarmaşığın özlem türküsü!
kendi mahpushanemizde sağıldık!
hem sağıldık hem soyulduk,
kaldık pörsük memeyle!
*
önce
tebessümler yeşerttik yağmurlarımızdan
incecik…
sonra böldük kafaları, bölündük
ufalarak ...
oysa ki
biz bütündük,
anlayamadık!
yetmedi,
daha da! dedik, bilendik
bizi biz yapanı vurduk!
oy… çukurca!
yüreğimde ki gonca!
1989 –Ankara / Refika Doğan