8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2463
Okunma
(Birinci Karanfil)
-Kaçaklığım beni öldürmeden
Bütün kentleri sürmeliyim içimden
Sokaklar çıkmadıkça yakın adreslere
Kangren olur adımlarım ıslak gecelere
Bir sondan kaçış mıdır bu bir ilk’e varış mı
Mahalle meydan kaldırımlar geçerim
Hava da illettir bu saatlerde
Perdelerinde örtüktür şimdi
Sıcaksındır ve kapıların kilitli
Hangi yön sana gider hangi ışık seninki
Üşürüm / buğusu sen kokan ıslığım da üşür
Hüznümü gölgem gibi kırık sulara gömerim
Hep aynı yolların yoldaşıyım belki kimsesiz
Ve inadına yorgun bir serüvendir benimkisi
Hergün bu vakitler dert söyler dillerim
Bir dokunulsa bin isyan ederim
Değişmez bir kuraldır sanki
Herkes kendine gider
Ben yalnızlığıma dönerim
(İkinci Karanfil)
Geçti güneşli iklimler ve dil’imden önce acıdı gülüşlerim
Bu meraklar benim değildi ki yarısı senden geldi
Oluru olmuyorsa doğrusu da olmuyor(muş) isteklerin
Ceplerim avucumda saklı geziniyorum bu yüzden
Belli ki kötüye gidiyor her şey
Şiir yazdığım kalemler de birer birer kırılıyor elimde
Şimdi uzak ve hazan bir mevsim üşüyor içimde
Rüzgarı boran gibi sancı oluyor kollarım
Ne yana dönsem şaşkınlığım benimle
Ne yana koşsam vuruluyor adımlarım
Kokundan uzaklara veriyorum yaz günlerimi
Korkularımı peşime düşürüyorum/gönlümü zor sevdalara
Sonrası leş gibi çamur oluyor geçitler
Mazlumu ben olmak içindir belki de kendime düşmanlığım
Bir izahı olmalı oysa bu keşmekeş belaların
Her vakit serseri telaşları senin için taşıyorum
Ama hep kara bulutlar dönüyor başımsıra
Doğrular adına o kahrolası kurallar oluyor
Ve ardımsıra yüzyıllık kaçaklığım
Bir acemi dünyalıyım
Anla beni Zülal
Bir türlü ustalaşamadım
(Üçüncü Karanfil)
Sonrası dünden yarına mirasmış gibi
Yüzünden izler kalıyor gözlerimde
Saklıyorum / inat olsun saklayacağım
Senden bana en derin yara diye
Koptuk da ne oldu şimdi anlamadık bile
Kopmasaydık ne olurduk bir sor kendine
Aşkımı vicdanına bas da insaf et
Kopmasaydık ah düşmek için dillere
Ne güzel olurduk birbirimize
Yine de her şey dönüşsüz yiterse o gün
Ne bir fotoğraf bırak bizden geriye
Ne de bir şiir ikimizi birden vuran
Yangınlara ver bütün hatıraları
Ki en çok onlar acıtır sonradan
Çünkü ben sensiz savrumlarda
Sen bensiz bir ömrün pişmanlığında
Ya da sesimin sözüme geçmediği karanfilli mektuplarda
İkimiz de susmalıyız
Bütün suçlarımızla susmalıyız artık
Bazen susmak da paylaşılır
Çoğul yalnızlıklarda
(Dördüncü Karanfil)
Yaralarıma sabır basıyorum ve donuyorum yokluğunda
Olmuyor / akşam sabah kendime çatıyorum olmuyor
Çektiğim ahlar kalıyor gözlerimin altında / sesimden kanıyorum
Yanılmışım ki annem bile anlamıyor artık beni
Ve ısıtmıyor hiçbir Temmuz senin saçların kadar
Oysa uslanmaz bir sürgünüm kayıplarda
Ve her uğrakta yenik düşüyorum aşklarıma
Yine de geleceksen birgün sözüme
Takatim tükenmeden gel / aklım savrumlara yenilmeden
Yarınımı salma renginden uzaklara
Aşkı günahsız kendini muradsız
Beni sabahsız öldürürsün
Öyleyse hayretleri düşürüp sorusuz cevaplara
Dağlarca / ırmaklarca bakma yollarıma
(Derler ki her şeyin ilki zordur
Yine de gelir ama her serüvenin sonu
Sonra bir ilki daha bulunur her tükenişin
Sonra o ilkin de bir ilk sonsuzluğu)
(Beşinci Karanfil)
Şimdi her çoğul hasret gurbettir bana
Her yasak sevda ayrılık / reva mıydı bu
Biz ikimizi böylemi yaşamalıydık
Varsa hevesin son bir gayret için
İzlerimi bulmaya gel bana ellerimi tutmaya
Öyle soğuk ki yokluğun hadi bir şeyler yap
Hiç olmazsa sakladığın çağrıları alevle
Hadi Zülal bir şeyler yap
Acılarımı hisset ellerimi bulmayı dene
Ölümse bu ben hazırlarım kendimi
Ama sen suç ortağı olma katlime
Her insanın korkusu kendini tüketir
Bir bundan ürküyorum bir de delirmekten
Beni benden fazla öldürme
Gecelerimden uzak dur artık
Artık dur ve rüyalarıma taşıma sıcaklığını
Ben razıyım kanter uyanmalara
Sonrasında buz kesmekten usandım çünkü
Çünkü sen olmuyorsun sabahlarımda
Yine de geleceksen birgün yeni bir baharla gel bana
Maviye dursun şafağım / sevincim çığlık olsun
Unutma bir ömürlük direnç de asılı dursun göğsünde
Öyle bir gel ki / her yanım sen koksun
(Altıncı Karanfil)
Çetelesiz günlerimde pencereye güneşe küsüyorum
Ağzım bir dolu oluyor ki o günler kan tükürüyorum
Çekincesiz küfürleri kendime demeliyim artık
Belki de ellerimle vurmalıyım sana mecnun kalbimi
Seni bana bırakmıyorlar Zülal böyle mi olacaktı
Yine de kimseler duymuyor beni yalnızlığım kadar
Takvimler karışıyor hafızamda zaman ağırlaşıyor
Ne olurdu sen de gençliğini ateşime salsaydın
Sen de yansaydın bir kez ne olurdu
İnan ki sol yanımdan daha kolay olmuyor bana
Sen varken sensiz şehirlerde damla damla azalmak
Benden bedel istiyor çünkü yaşanmışlıklar
Beynimi yüreğimi istiyor sana sahip tanrılar
Ve bil ki zordan da fazla kanıyor
Çaresiz ve öncesiz tutkulara kapılmak
Öyleyse izin ver bana Zülal
Dudaklarında başladığım seni
Şiirlerimde bitireyim
İzin ver
(Yedinci Karanfil)
Nereye baksam seni görüyorum sen görmüyorsun
Ne söylesen sana söylüyorum sen duymuyorsun
Günleri karıştırıyorum kolay mı / ayları / zamanları
En zinde halimde bile dalgın yanım oluyorsun
Ve ardımsıra ve ardıarkasız siliyorsun izlerimi
Ayrılık azaltırsa özlem çoğaltırmış insanı / bilmiyordum
Ağrılar kanadıkça sevgi sağaltırmış yarayı / yeni öğrendim
Mahzunluğum benimle şimdi bu belki son sitemim
Haberin olsun kırçiçeğim sebebim
Şiirlere şarkılara sana selam gönderdim
Ve senden uzak sözlere yorgun düştü kalemim
Demek yine uykusuzluğum sensiz taşınacak sabahlara
Yine adın dilimde olacak aklım seninle kalabalık
ZÜLAL ZÜLAL ZÜLAL’im
Yetmedi mi volkan gibi cehennemin
Ya zehrime bıçak ol kopar beni
Ya da kendini bende bitir artık
(Bütün Mektuplar İçin Not)
Söz
Kanarsa
Dil’de
Aşk
İçin
Şiirler
Söyle
Yine de
Uludur
Söz
(Aşkolsun sana Zülal acemi düşlerimin sahibiydin sanki
geç kalmış bir gelecekte irkilterek titremesiydin
heveslerimi ve her sözümün seni incitmesi yalnızlığımın
intiharı sayıldı ki özlenen sohbetlere ağlarken
bile söylencemiz eskimesin diye uykusuz seyrimde saklı
bir çift bakışın kaldı inan ben buna da katlanırım ama
aşkolsun sana)
Aşk
Acıya
Çalınca
Zehri
Kalır
Sonraya
Yine de
Soyludur
Aşk
Ve en çok
Bize yakışır
Ahmet Can Akyol