Avuç dolusu kar basın gamzelerime
Gülüşüm taze kalsın, küfürlerim yerine.

Güneş salkımlarından tane tane hikayeler uydurdum
Açık seçik, darmadağın, saçmasapan.

Dinleme beni azizim!

Sana sevdiğim kadınlardan dert yanarsam,
Anlama.
Ve tüm şehri sevimli renklere boyamaya niyetliysem,

Boşversene beni azizim!

Sokak ortasında güpegündüz, asacaklar beni,
Dilimi koparıp alamadılarsa koskocaman harfleri,
Yakacaksam düşlerime konan rutubet böceklerini eğer
Ve basacaksam koynuma yari - bu şehir saman alevi

Bırakmazlar beni azizim!

İsimsiz mektuplar dadanacak olursa kapına,
Yarasıyla dalga geçilmiş güvercinler,
Dedikoducu mahalleler,
Türlü türlü bahaneler - daha neler neler
Bileceksin, sen ve ben,
Biz, ikimiz azizim;

Cüzzamlı yastık gibiyiz!

Okkalı bir küfür basacaksın ardımdan
Yalnız sen mi, karın, bacın, gariban;
- kimbilir daha kimler ...

Şer’de ortaklık ne zaman olmuş azizim?
Artık ve yitik anılarımı toplamak sana kaldı ardımdan
Savrulmuş aldanmışlıklarımı,
Beş para etmez acılarımı,
Olaydı başka türlü olmayacak yarınlarımı
Kokuşmuş duvarlarımı yıkmak sana kaldı,

Ah fukara,
Ah ne zavallısın, azizim!

Mezarımda kurumuş dikenleri yolup da
Toprağa kıvrılan çocuk
Ağzı bozuk
Ziyarete gelir de nasiplenirsen küfründen

Ben tembihledim, sen alınma azizim!

Küfrolsun paçavra edenlere şenşakrak çilingir soframı
Küfrolsun haram edenlere yarin gerdanındaki busemi

Sen, alınma,sana değil, azizim !


Sana sırdaş olsun küflü hatıram, hatalarım affola
Yâre hasretle selamımı söylersin.
Eğil öpeyim muhabbetli alnından
-cüzzamım bulaşsa da.
Soran olmaz ya, olursa
Gülerek gitti dersin.

T.S.