3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1306
Okunma

Kenar mahalleye yaşlı bir adam oturmuş,
Tahtalar üzerine bir karargâh kurmuş,
Yatak, yorgan, battaniye ve yastık,
İhtiyarın ayrılmaz bir parçası olmuş,
Çile ve yokluk içinde geçen ömründe,
Zor günler, ihtiyarın hep dostu olmuş.
Mazisi yoksulluk ve çileyle geçmiş,
Felek, ihtiyarı arkadaş diye seçmiş,
Şimdi bir yatak, bir yorgana mahkûm olmuş,
Garibimin kısacık ömrü çilelerle dolmuş,
Sarkmış uzun sakalı ve yumulmuş gözleri
Ve dudağından patır patır dökülen sözleri,
Hatırlattı bana geleceğimizin ne olacağını,
İhtiyarlığın bizi de bir gün bulacağını.
Sordum yaşlı amcaya içten ve samimiyetle:
“Amca! Hastalığın nasıl, iyi misin?”
Sen, babayiğit o Durak Amca değil misin?”
Gözleriyle maziyi süzerek cevabını,
Boğuk nefesiyle vermek istiyordu,
Yaşadığı acılı günlerin hesabını.
“Evladım! Şükürler olsun Allah’a,
Hamd edersen çıkarsın nurlu sabaha.
Derdi veren, dermanını da verir,
İçindeki tüm dertler hemen erir.
Sen, şükretmekten asla vazgeçme!
Sen, sabretmekten asla vazgeçeme!
Sen, nefsine uyup da isyanı seçme!
Şükretmesini bilirsen gerisi gelir ardından,
Dünya meşakkati yılan gibi sıyrılır sırtından.”
Yıllar sonra Allah erkek bir evlat verdi,
Çileli ve yaşlı adam muradına erdi,
Derken nur topu gibi bir erkek daha doğdu,
İçindeki tüm karamsar duyguları boğdu.
En umulmadık yerde Rabbim elinden tuttu,
Çocuklarını yokluklar içinde okuttu.
O, yüce yaratıcıya hep şükretti,
Allah’ın yolundan sapmadan gitti.
Başladı başından geçenleri anlatmaya,
Dinledikçe yüreğimizi sızlatmaya.
“Ah evladım! Ben böyle miydim?
Yaşadıklarıma dağlar ve taşlar şahittir,
Benim aciz ruhum yüce yaratanıma aittir.
Bir çırpıda dolaşırdım şu dünyayı,
Ziyaret ederdim, Mevlana diyarı Konya’yı.
Şu civarda kalmadı tırmanmadığım dağ,
Bellemek için gitmediğim bağ.
Konu komşunun işine hemen koşardım,
Çalıştıkça ırmaklar gibi coşardım.
Bakma! Felek bu hale düşürdü beni,
Takip etme! Şirkin peşinden gideni.
Sonsuz şükürler olsun yüce Rabbime,
Esenlik veriyor, benim yaralı gönlüme.”
Yaşlı adam, işine sımsıkı sarılmıştı,
Azmi karşısında güçlükler yarılmıştı.
“Yaşlıyım, hastayım, ölüyorum” demedi,
Ağlayıp sızlamadı, hayattan nefret etmedi.
Yüce yaratanına asla isyan etmedi,
Şeytanın batıl yolundan hiç gitmedi.
Hayatı, çocuklarını ve eşini çok sevdi,
Yaralı gönlü, insanlara açılan bir evdi.
Hasta ve yaşlılıkta Rabbimize daima şükretmeliyiz,
Yalan dünyada batılı bırakıp hak yoldan gitmeliyiz.
29.11.2009
Karahacılı Köyü
Çekerek
5.0
100% (2)